Abdulkadir Akgül, 1,5 milyon üyeli Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar
Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri (TESKOMB) Başkanlığı’nı
yaparken 2007 seçimlerinde AKP’den Yozgat Milletvekili seçildi.
Durumunun basında tartışma konusu olması üzerine başkanlık
görevinden ayrıldı. Arkadaşlarının sözde “sensiz olmaz”
demelerinden sonra dayanamayıp TESKOMB’u bu kez maaşını da alarak
“fahri başkan” sıfatıyla yönetti. Milletvekilliği sona erince
yeniden başkan seçildi. 1 Kasım seçimlerinden sonra milletvekili
seçilmesine rağmen başkanlıktan da vazgeçmedi.
Sendikalar, meslek kuruluşları gibi kamu kurumu niteliğindeki
kuruluşların yöneticilerinin istifa zorunluluğu, ne hikmetse
esnafın üstünden aldıkları komisyonla bugün 15-16 milyarlık dev bir
kurum haline gelen kefalet kooperatifleri yöneticisine uygulanmadı.
Yani, Akgül’ün hem milletvekili adayı, hem de TESKOMB başkanı
olarak görev yapmasında yasal bir engel yokmuş.
DÖRT AYRI YERDEN MAAŞ
Üç ayrı Esnaf ve Kefalet Kooperatifi Başkanlığı’nı ve TESKOMB
Genel Başkanlığı’nı bir arada yürüten Abdulkadir Akgül, “Benim
milletvekili parasına ihtiyacım yok. Aylık gelirim 45-50 bin lira”
diyordu. Ancak kendisine sorduğumda ücret alabileceği
kuruluşlardan, başkalarının ücret almalarını sağladığını, sadece
genel başkanlık görevinden dolayı aylık 15 bin lira aldığını
belirtiyordu. Tabii bunun inandırıcı olmadığı da biliniyor.
Akgül’ün milletvekili maaşıyla birlikte aylık gelirinin 70-75 bin
lira civarında olduğu da çok iyi biliniyor. Seçim çalışmalarında da
TESKOMB’un otomobilleri AKP’nin emrindeydi. AKP için seçim
reklamları da karşılandı.
ÖYLE BİR DARBE VURDU Kİ
Yozgat’ın Aydıncık ilçesi Esnaf ve Sanatkârlar Kredi Kefalet Kooperatifi 1992 yılında Ahmet Demirel’in kurucu başkanlığında oluşturuldu. Küçük ilçede alınan kredilerle işyerleri açıldı, işler büyütülmeye çalışıldı. Ancak, TESKOMB Başkanı ve aynı zamanda AKP Yozgat Milletvekili olan Abdulkadir Akgül, Kooperatif Başkanı Ahmet Demirel’in MHP’den aday olmasına çok kızdı. İşte o günden sonra etnik ve siyasi ayrımcılığın da başladığını, Demirel’in Başbakan Ahmet Davutoğlu’na gönderdiği mektuptan öğreniyoruz. O mektup şöyle devam ediyor: