İpek Medya Grubu yöneticilerinin yerine hükümete yakınlığıyla bilinenlerin getirilmesine “kayyum” diyen de, “kayyım” diyen de var. Türk Dil Kurumu Yazmanı Sevgi Özel’e sordum. Sözlüklere baktıktan sonra doğrusunun “kayyum” olduğunu belirtti. “Kayyum”un da iki anlamı var: Birincisi “cami hademesi”, ikincisi ise “mütevelli” yani birinin yerine geçen. Ama bu geçişler haksız-hukuksuz oluyorsa onlara “mütevelli” de denilemez…
Önceki gün TV Genel Yayın Yönetmeni Tarık Toros ve çalışma arkadaşları yayını sürdürmek, haksızlığı duyurmak için yapmaları gereken her şeyi yaptı. Onlar yayını sürdürdükçe “tepe”den emirler yağmaya başladı. “Kardeşim niçin fişini çekmiyorsunuz, niçin susturmuyorsunuz?” Sonunda “kanlı sansür” gerçekleşti. Bir hükümet değişikliği halinde yolsuzlukların, bir dönem yaşananların ortaya çıkmaması, yazılmaması, konuşulmaması için baskı sürüyor, diğer yayın kuruluşları da kendini bilmez bazı isimler tarafından tehdit ediliyor… Unutmayın bugünler geçer ve haksızlıkların hesabı da mutlaka sorulur…
Değerli meslektaşım, arkadaşlarıyla birlikte direnişin sembolü olan Tarık Toros’la dün konuştum. Ekranı karartılan, fişi çekilen genel yayın yönetmeni olarak son derece üzgün. Karartılmış ekrana uzun uzun baktı, gözyaşı döktü. Tarık Toros şunları anlattı:
“Arkasına 150-200 polis alan üç-dört adam elinde bir kağıtla gelip istediği şirkete el koyabiliyor. Hakim, savcı, iş dünyasının seyirci olduğu bir dönemde haksız, hukuksuz bir biçimde yönetime oturtuluyorlar. Bugün bize yapılan, yarın başkasına da yapılır. Ambalaj kağıdına yazdıkları bir kararla yöneticileri görevden alabiliyorlar, televizyon yayınını kestirebiliyorlar, gazetenizin baskısını durdurabiliyorlar. Ülkemiz adına inanılmaz bir üzüntü içindeyim. Ekranı karartılmış bir yayın yönetmeni olarak ne yapacağımı bilemiyorum.”