Emniyet’in istihbarat, terör birimleri darmadağın edildi.
“Paralelci” adı altında Atatürkçü, laik, çağdaş Emniyet mensupları
da emekliye sevk edildi. Alanlarında uzman olan personel, ilgisiz
bölümlere kaydırıldı ve onların yerine deneyimsiz, bu alanlarda
çalışması olmayanlar getirildi. İstihbaratın hafızası silinince
önceden bilgi alınması da zorlaştı.
“Canlı bomba”nın ya da bombacıların yürüyüş grubunun içine
girişleri niçin önlenemedi? Ortada müthiş bir başarısızlık olduğu
doğrudur. AKP hükümetleri döneminde “hayali örgütler” yaratmak için
onbinlerce kişinin telefonlarını yasadışı olarak dinletenler,
onlardan fırsat bulup gerçek terör örgütlerini dinleyemediler,
onların içindeki gelişmeleri göremediler.
O ARAMA NİÇİN YAPILMADI?
Siyasiler değerlendirmeler yapıyor. Emniyetin bu konuları bilen
isimlerine “niçin yakalanamadı, arama niçin yapılmadı?” dediğinizde
onlardan çok farklı şeyler duyuyorsunuz. Alçakça bir eylem sonucu
100’ün üzerinde vatandaşımızın ölümüne yol açanlar niçin önceden
yakalanamadı, polis niçin arama yapmadı, toplanma bölgesinde en
azından niçin polis bulundurmadı? Soru işaretleri çok.
“Makul şüphe” kapsamında elbette canlı bomba olabileceği
değerlendirilen kişiler aranır. Ama eğer ‘canlı bomba’ olan kişi
patlayıcı düzeneklerini kurmuş, elindeki butonla bombayı patlatacak
hazırlık yapmışsa bu durum Emniyet mensubu için bıçak sırtıdır.