Sözcü Gazetesi’nin 20.06.2017 tarihli nüshasında Saygı Öztürk
tarafından kaleme alınan ‘’Askerin Sağlık Sistemiyle mi Oynandı’’
başlıklı yazıda, gerçekleri yansıtmayan, çarpıtma ifadeler yer
aldığından kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi adına aşağıdaki
açıklamanın yapılmasına gerek görülmüştür.
Her şeyden önce belirtmek gerekmektedir ki, Türkiye Cumhuriyeti
Devleti aralarında Milli Savunma Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığının
da olduğu bütün bakanlıkları ve Genelkurmay Başkanlığı ile bir
bütündür ve hepsi de Anayasa ile kendilerine verilen görevi en iyi
şekilde yerine getirmeye çalışmaktadır. Bunların, küçük siyasi
hesaplarla ayrıştırılmaya çalışılması Devletimize ve insanımıza
yapılabilecek en büyük kötülüktür.
Yazınızda yer alan ve hiçbir bilimsel veriye dayanmayan
iddialarınıza gelince:
Son yıllarda yan dal olarak kabul edilen ‘’harp cerrahisi’’
uzmanlık dalı, objektif veri ve kriter dayanak gösterilmeksizin
tartışma konusu yapılmaya çalışılmakta, yanlış iddialar ileri
sürülmektedir.
Bu konuda yapılan en büyük yanlış GATA’yı tamamen bir harp
cerrahisi merkezi gibi göstermektir. Oysa, şu an sadece 5 adet
aktif harp cerrahı bulunmaktadır. Askeri hastaneler Sağlık
Bakanlığına devredilmeden önce de ateşli silah ve bombalama eylemi
sebebiyle yaralananlara uzun yıllardan beri Sağlık Bakanlığına ait
sağlık kuruluşlarında başarıyla hizmet verilmekte idi. Nitekim, 15
Temmuz hain darbe girişimindeki 2221 harp yaralanmasına karşı bir
gün içinde tüm acil ve hayat kurtarıcı müdahaleyi harp cerrahı
olmayan sivil doktorlar yapmıştır. Sınıf değişikliği ve komando
olamaz raporlarında fahiş artışlar olduğu iddianız da hiçbir veriye
dayanmamaktadır. Hemen belirtmek gerekmektedir ki, askeri
personelin raporları ‘’Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel
Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı Sağlık Yeteneği
Yönetmeliği’’ hükümleri esas alınarak gerçekleştirilmektedir. Konu
ile ilgili yetkili sağlık tesislerimizce düzenlenen 61 ‘’komando
olamaz raporu’’ itiraz ü...