Anayasa Mahkemesi’nin “hak ihlali” olduğu gerekçesiyle
gazeteci-yazar Can Dündar ve Erdem Gül’ün cezaevinden çıkarılmasına
ilişkin kararından AKP’liler “memnuniyet duyduklarını” söyleseler
de, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarından sonra o
sözlerini geri almaya başladılar.
Cumhurbaşkanı’nın konuşmasını hatırlayalım: “Şunu çok açık net
söylemek durumundayım, bu olayın ifade özgürlüğü ile yakından
uzaktan bir alakası yoktur, bu bir casusluk davasıdır. Ben Anayasa
Mahkemesi’nin vermiş olduğu karara sadece sessiz kalırım o kadar
ama onu kabul etmek zorunda değilim. Verdiği karara da uymuyorum,
saygı da duymuyorum.” Bu sözler, Cumhurbaşkanı tarafından
söylendiği için bir işlem yapılamıyor. Ama bunu bir kamu görevlisi
söylese ağır cezaları var.
ÜLKE SANKİ CASUS TARLASI
Meslektaşlarımıza daha ilk günden “casusluk suçlaması”nda
bulunuyorlar. Bu nasıl bir ülke ki askeri, jandarması, polisi,
gazetecisi, sanayicisi, bürokratı binlerce kişi casuslukla
suçlanıyor. Sanırsınız bu ülke “casus tarlası” olmuş. Acaba
dünyanın hangi ülkesinde binlerce kişi casuslukla yargılanıyor?
Hatırlayınız, İstanbul’da, İzmir’de “casusluk” soruşturmaları,
davaları vardı. Bunların tamamı beraatle sonuçlandı. Ancak onlar
kendilerine kurulan kumpası anlatabilmek için yıllarca cezaevinde
yattılar.
Erdoğan’ın bu makamlara gelmesinde geçmişteki yargı kararlarının
rolünün büyük olduğunu hatırlayalım. Kararlar lehinize olduğunda
“yaşasın adalet”, beğenmediğiniz bir karar olunca “bu kararı
tanımamak” ne demek oluyor? Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2006/204
sayılı kararı, “tanımıyorum” diyenler için alınmış. O karardan
bölümler aktaralım: