O günü hiç unutmayacağım. TBMM sosyal tesislerinde eski milletvekili ile birlikte yemekteydik. Bir ara uçaklar, helikopterler Ankara semalarında uçmaya başladı. Garip bir durum vardı. İlk akla gelen askerlerin tatbikat yaptığıydı. Ama Ankara’yı, devleti bilenler hiçbir dönemde temmuz ayında tatbikat yapılmayacağını da bilir. Hele cuma, tatbikat günü hiç değildir.
Bazıları geniş kapsamlı sınır ötesi harekatın başladığını belirtiyor, kimi de IŞİD’in Anıtkabir’i uçakla bombalayacağı, ona karşı tedbir alındığını söylüyordu. Uçaklar, helikopterler uçunca, yavaş yavaş sosyal tesis boşalmaya başladı. Kötü şeyler olduğu anlaşılıyordu. İstanbul’da boğaz köprüsünün bir tarafının askerler tarafından tutulduğu bilgisi geldi.
HİÇ AÇIKLANMADI
O sıcak, belirsiz saatlerde herkes evine giderken, benim gittiğim yer ise genelkurmay karargahı önüydü. Ne olup bittiğini yerinde görmek ve olayı yaşamak gerekiyordu. Tanklar ortaya çıkmıştı. “Yurtta Sulh Konseyi” adı altında bildiriler de okunuyordu. O konseyin üyelerinin kimler olduğu hep “sır” olarak kaldı. Darbe girişiminden iki gün önce ABD’den darbe girişimi flash bellekleriyle Türkiye’ye gelen, Akıncı Hava Üssü yakınında yakalanan Adil Öksüz’ün serbest bırakılması gibi, o flash bellekler de hiçbir zaman ele geçmedi.