“Saygı Bey, şimdi size yapacağım açıklamaları lütfen kayda alın” diyen kişi yıllarca basında “önemli olaylar savcısı” diye tanıdığımız Ülkü Coşkun’du. Asker kökenli kudretli Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) savcılarından Ülkü Coşkun, tehditler ve öldürülme korkusu nedeniyle aylardır evinden çıkamadığını, korunması için ilgili makamlara yaptığı başvurulardan da sonuç alamadığını, suç duyurusu belgelerinin “yok” edildiğini söylüyordu.
Aralarında Leyla Zana, Hatip Dicle, Ahmet Türk’ün de bulunduğu, kapatılan DEP’in milletvekillerini sorgulayan, Abdullah Öcalan iddianamesinin hazırlanması için Çukurca’dan, Şemdinli’ye kadar değişik il ve ilçelerde araştırmalar yapan, dönemin Başbakanı Turgut Özal’a, Kartal Demirağ’ın gerçekleştirdiği suikastı araştıran da Ülkü Coşkun’du. Gazeteci-yazar ağabeyimiz Uğur Mumcu suikastını da araştıran savcılar arasında Ülkü Coşkun bulunuyordu. Hukukçu Muammer Aksoy, bilim kadını Bahriye Üçok suikastları, Sivas’ta 37 aydının yakılması, casusluk gibi Türkiye’nin bir numaralı konularını soruşturan Ülkü Coşkun’un “Beni öldürecekler, evimden çıkamıyorum” sözlerine kayıtsız kalınamaz.
TEHDİT ALTINDAYIM
Nusret Demiral’ın başsavcılığı döneminde Nuh Mete Yüksel’le özellikle irticai faaliyetlerin üzerine giden isimlerdendi. Yaptığı kritik soruşturmalar nedeniyle hep sıkı bir koruma altında tutuluyordu. Ama bugün korumasız bir biçimde ortada bırakılmış durumda. Ricasını yerine getirdim ve söylediklerini kayda aldım. Onu dinliyoruz:
“Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Mahkemesi’nin kararları ışığında can güvenliğimin sağlanması konusunda yürütme, yargı ve yasama erklerine yaptığım pek çok başvurularından bir sonuç alamadım. Yaptığım başvurularımdan ‘duymadım, görmedim, bilmiyorum’ davranışlarının sergilendiğini ben değerlendirmekteyim.
Bir süredir ben hukuk dışı yapının devamlı baskı ve tehditleri altında yaşıyorum. Bu yapıyla ilgili Ankara Başsavcılığı’na avukatım marifetiyle 15 Aralık 2015 tarihinde 175160 hazırlık numarasıyla yedi sayfalık ve altında da benim imzamı taşıyan ve ekinde de 34 parça belge eklediğim başvurumu teslim ettim. Daha sonra 7 Ocak 2016 tarihli 3 sayfalık ek bir dilekçe daha yazdım, 11 Ocak 2016’da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na teslim ettiğini bana bildirdi.
KARŞIMDA HUKUK DIŞI YAPI VAR
Bu evrakın kapsamında ‘Can güvenliğim yoktur, işlenmekte olan suç durumu vardır. Karşımda hukuk dışı bir yapı tarafından tehdit edildiğim’ açıklamaları bulunmaktadır. Eylem olarak da evimde böcek olduğunu fark ettiğim için özel hayatın ihlali, takip ve tehditlerin olması nedeniyle Türk Ceza Kanunu’nun 220. maddesi kapsamında hukuk dışı yapıyla ilgili, kamu hukukunu ilgilendiren bu iddialarla ilgili belgeleri, delilleri, dilekçeleri sayın avukatım teslim ettiğini bana söyledi. Dilekçemde açık ve net ‘Can güvenliğim yoktur, evden dışarı çıkamıyorum’ da yazılı. İçeriğinde de benim takip ve tehdit eden yapıyla ilgili dilekçemde imzalı bilgiler var.