Suriye'nin El Bab ilçesinin askerlerimiz tarafından “kontrol
altına alınması”ndan sonra, Cumhurbaşkanı, Başbakan sıranın Rakka
ve Münbiç'e geldiğini belirtiyorlardı. Ancak, bu konuda hiçbir
ilerleme olmadığı gibi, askerimizin ne yaptığını da bilen yok.
“Bilen yok” çünkü Genelkurmay Başkanlığı'nın günlük, haftalık
kamuoyunu bilgilendirme amaçlı raporları da artık yayımlanmıyor.
Bu, askerimizin Münbiç'e girme gibi bir durumunun olmadığını,
tuttuğu bölgede kaldığını gösteriyor. Türkiye, Münbiç'e nasıl
girsin? Her tarafı ABD, Rusya, Suriye askerleri tarafından
kuşatılmış.
UÇUŞLARI YASAKLARSA
Münbiç'e saldırının yapılabilmesi için hava desteği gerekiyor.
Bu destek olmadıkça, gerçekçi olalım askerimizin de yapacak bir
şeyi yok. ABD, Rusya ya da Suriye “Türk savaş uçaklarına hava
sahasını kapattık” açıklaması yaparsa, uçaklarımız Suriye üzerinde
uçabilir mi?
Bazen siyasilerimiz coşuyor ama askerler bu söylemleri doğru
bulmuyor. Evet, asker hükümetin emrinde ama hükümetin her yaptığı
ya da yetkililerinin her söylediği de doğru değildir. İşte, gerçek
durumu asker söylese, bu kez askeri azarlıyorlar. O yüzden açıkçası
herkes bu dönemde sessiz kalmayı tercih ediyor, her emri de yazılı
istiyor.
PKK ile yurtiçinde devam eden mücadelede, teröristler
öldürüldüğünde İçişleri Bakanlığı, “Şu kadar terörist etkisiz hale
getirildi” diyor. Ama, şehit verildiğinde bu üzücü durumu
açıklamayı da Genelkurmay'a bırakıyorlar. Ortada bir başarı
olduğunda İçişleri Bakanlığı'nın, şehitler verildiğinde ise
sorumluluk askere yıkılıyor… Bu da, Süleyman Soylu'nun İçişleri
Bakanlığı döneminin uygulaması oldu.
MADALYONUN DİĞER YÜZÜ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye Barolar Birliği
Başkanı Prof.Dr. Metin Feyzioğlu başta olmak üzere Anayasa
değişikliğiyle eyalet sistemine geçilebileceğini sürekli gündemde
tutuyor, bir çok konuşmacı gibi uyarı görevlerini yapıyor. Bu
durumun farkında olmayanlar, olup da bunu ortaya dökmeyenler de
var.
Kürt kökenli vatandaşlarımızın Anayasa halk oylamasında “Hayır” oyu
kullanacaklarını öne sürerek aslında hedef şaşırtıyorlar. Hatta bu
çevreler Kürt kökenli vatandaşlarımızın bir devlet kuramayacağını
da ileri sürüyor. Kürtlerin ayrı, PKK'nın ayrı olduğunu
söyleyenler, şimdi işlerine geldiği için Kandil'de bulunan
teröristlerin de “Hayır” diyeceğini öne sürüp, başta
söyledikleriyle çelişiyorlar. Terörün en azgın döneminde
Diyarbakır'da gazetecilik yapan, PKK davalarını izleyen, bütün
gazetecilerin şehri terk ettikleri dönemde Diyarbakır'dan
ayrılmayan Raşit Kısacık'a, bölgedeki PKK dışındaki illegal parti
ve legal sivil toplum örgütlerinin ne düşündüğünü sordum. Geniş bir
araştırma yaptıktan sonra Raşit Kısacık şunları anlattı: