Balyoz” soruşturmaları başladıktan sonra, hükümetin askere olan güveni de azalmıştı. Genelkurmay Elektronik Sistemler (GES) Komutanlığı, işte böyle bir dönemde askerlerden alındı, adı Sinyal İstihbarat Başkanlığı (SİB) olarak değiştirilip dinleme yetkisi Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarlığı’na bağlandı.
Savaş uçağının düşürülmesinden sonra Genelkurmay Başkanlığı, “Milliyeti tespit edilemeyen uçağın düşürüldüğünü” açıklamıştı. Oysa 15 dakika önce uçağın Rusya’ya ait olduğu Cumhurbaşkanlığı tarafından Anadolu Ajansı’na bildirilmişti. Anlaşılıyor ki, MİT, uçakla ilgili elde ettiği bilgileri Genelkurmay Başkanlığı’ndan çok önce Cumhurbaşkanlığı’na verdi, Rusya uçağının “pist başı” yaptığı bilgisini de askerlere ulaştırmadı.
Suriye, 1989 ve 2012 yıllarında iki uçağımızı, Yunanistan da, 1996 ve 2006 yılında iki F-16 savaş uçağımızı düşürdü. Ancak Rusya tarafından hiçbir uçağımız düşürülmediği gibi uçaklarımıza “önleme” bile yapmamıştı. Savaş uçağının, füze ile vurulmadan önce hangi ülkeye ait olduğunun tespit edilememesi önemli bir zafiyettir. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, “Uçağın Rusya’ya ait olduğunu bilseydik, durum farklı olurdu” dedi. Yani, uçağı o zaman düşürmeyebileceklerini anlatıyor ve dolayısıyla zafiyeti kabul ediyor.
Bunun sorumlusu da AKP hükümetidir. Soğuk savaş döneminde, 1950’li yılların sonlarına doğru kurulan ve yıllarca Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kuruluşunda hizmet veren GES Komutanlığı, Başbakanlığın talimatıyla 1 Ocak 2012 tarihinde elektronik birlikler ile sinyal istihbaratı yapan iki adet Casa Uçağı’nı da MİT’e vermişti.