erör neredeyse sıfırlanmış bir durumda ülke yönetimini devralan AKP hükümetinin, terörle mücadeleyi bırakmasının sonucu ülkemizin Güneydoğu il ve ilçelerinin durumu tartışılır hale geldi. Olaylar giderek farklı boyutlar kazanıyor, görüntüler Suriye’ye benzetiliyor.
Bakın, terör örgütü “çözüm süreci” döneminde askerin geçebileceği bütün yollara patlayıcı yerleştirmiş. Günaydın! Belediyenin araçlarıyla yollar kazılmış, patlayıcılar yerleştirilmiş, hatta bunlar belediye araçlarıyla nakledilmiş. Mayın ve benzeri patlayıcıların yanı sıra yine uzaktan kumandayla patlatılan tüpgazlar döşemişler. Sonra o yerleri asfaltlamışlar. Günaydın! Bu düzenekleri sıradan bir PKK’lının yapması, patlatması mümkün değil. Bunun eğitimini acaba hangi ülkenin uzmanları verdi? Şimdi de patlatma zamanı…
NEREDE OLDUĞUNU BİLİYORLAR
Önceden asfaltın içine gömülen patlayıcıların yerini teröristler gibi bu çalışmalara yardımcı olan belediye personeli de biliyor. Teröristler kadar, bunca şehit verilmesinde onların da büyük sorumluluğu var. Güneydoğu’da bazı belediye başkanlarının terör örgütüyle yakın ilişki içinde olduğuna ilişkin güvenlik güçlerinin elinde çok önemli bilgiler var. Ama “çözüm süreci”dir denilip onlar hakkında da idari ve adli işlem yaptırılmadı.
2 kilometreden bombayı patlatma özelliğine sahip mekanizma oluşturmak da, patlayıcıları depolamak da öyle kolay değil. Terör örgütünün elinde o kadar fazla miktarda patlayıcı var ki, sadece bir eylemde 2 ton patlayıcı kullanabiliyor. Bunları nereden aldılar, nerelerde depoladılar. Oslo görüşmelerine katıldığı belirtilen kadın MİT mensubu, “şehirleri patlayıcılarla doldurdunuz” diyordu. Peki, bunlara engel olmakla görevli olanlar niçin görevini yapmadı? Ya da onlara da askere olduğu gibi “aman teröristleri görmeyin, bombalarına dokunmayın” talimatı mı verildi? Bu yasadışı emir nasıl yerine getirildi?