Bakanlık dönemi en çok tartışılan isimler arasında Süleyman Soylu hep önlerde oldu. Bakıyorsunuz, asla yan yana gelmemesi gereken bazı kişilerle, makamında fotoğraf çektiriyor. Hatta bazı kişileri makamına çağırıp görüştükten sonra bu kişilerin kaçtığına da tanık olundu. Emniyetin takibi altında olduğu bilinen bu isimlerin bakanla fotoğrafı görüldükten sonra üzerine gidilmesinin kolay olamayacağını her kamu görevlisi bilir. Hele o içişleri bakanıysa.
Hakkındaki söylentiler, suç duyuruları artıp muhalefet partileri tarafından yargılanması gerektiğine ilişkin açıklamalar yapılınca Soylu, sonucunu bilmesine rağmen dokunulmazlığının kaldırılması için TBMM Başkanlığı’na başvurdu. Bakanlık yapmış bir kişinin, yargılamasının nasıl yapılacağını da bilmesi ve ona göre başvuru yapması gerekir. Bilmiyorsa örneğin Avukat Turgut Kazan’a “Ben yargılanabilir miyim” diye sorsa şu cevabı alacaktı:
HAMLESİNİN SONUCUNU BİLİYORDU
“Süleyman Soylu, dokunulmazlığının kaldırılmasının mümkün olmadığını biliyor. Kendisiyle ilgili bir tezkere düzenlemeyeceğini bilerek dokunulmazlığının kaldırılmasıyla ilgili bir hamle yaptı. Anayasa’da bakanların dokunulmazlığıyla ilgili madde var. Burada, ‘bakanların dokunulmazlığı’yla ilgili iki tür var. Birincisi milletvekillerinin bulunduğu dokunulmazlığa, birisi de Cumhurbaşkanının yasama dokunulmazlığı gibi dokunulmazlığa sahipler.