Yaşanan her olumsuzluğu “dış güçler”e bağlama konusunda son
derece başarılıyız. Terör üreten ülkelerin vatandaşlarına vize
uygulanmaması, gelenler hakkında sağlıklı bilgi alınamaması, dinci
ve bölücü terör örgütlerinin ülkemizde destekçileri bulunmaları, bu
kişilerin güvenlik birimleri tarafından tanınmamaları eylem
yapmalarını kolaylaştırıyor.
Geçmişte Afganistan'da, Bosna'da, Çeçenistan'da, Irak'ta, son
olarak da Suriye'de “Cihat” adına bir araya gelen dinci örgütlerin
içinde çok sayıda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı da bulunuyor. Aynı
uğurda savaştıkları için, Türk güvenlik birimleri tarafından
tanınmayan kişileri ülkemizde eylem gerçekleştirmeye ikna
ediyorlar.
ONLAR CENNETE DE DİĞERLERİ NEREYE!
Dinci örgütlerin militanları, canlı bomba, patlayıcı yüklü
araçla eylem yaparsa cennete gidecekleri, hurilerle birlikte
olacağı söylenip eyleme hazır hale getiriliyor. Bölücü örgüt PKK'da
ise durum daha farklı… Onlar, kurtulmak istedikleri, psikolojik
sorunlu ya da ağır hasta olan teröristleri “canlı bomba”ya
dönüştürüyor.
Yabancı ülke vatandaşı İstanbul'da ünlü gece kulübünü elinde uzun
namlulu silahla basmaya geliyor. Tamam, eylem önceden öğrenilemedi.
Peki, eylemden sonra terörist oradan ayrılıyor, aranmasına rağmen
yakalanamıyor. Ülkemizde eylemi önleyememek, eylemden sonra
teröristi yakalayamamakla dış güçlerin ne ilgisi olabilir?
BAKIN ŞİMDİ NELER YAPILIYOR?