Terör, cinsel istismar derken eğitim konuları bazen geri planda
kalıyor. Oysa ülkenin öncelikleri arasında hatta başında
eğitim-öğretim olmadığı için bu olumsuzluklar yaşanıyor. Her
öğretim yılında ders kitaplarının seçiminden uygulanacak
programlara kadar her şey geriye götürülüyor. Artık okul işleri de
neredeyse vakıflara bırakıldı.
Bugün, TBMM hareketli olacak. Ankara ve İstanbul’da meydana gelen
dört ayrı terör saldırısı öncesi gerekli önlemlerin alınmadığı
iddiasıyla İçişleri Bakanı Efkan Ala hakkında verilen gensoru
görüşülecek. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı hakkında gensoru
verilmesinin gerekçesi ise “Eğitim ve öğretim faaliyetlerinin
niteliğini düşürdüğü ve çocuklara yönelik istismar vakalarının
artmasına neden olduğu” olarak gösteriliyor. Sonuç belli: Efkan Ala
olayları önleyemediği, Nabi Avcı çocuklara yönelik istismar
vakaları arttığı için AKP’li milletvekilleri tarafından tebrik
edilecek ve bunun için uzun kuyruklar oluşturacaktır.
GÜLEN OKULLARININ YERİNE
Son dönemin modası her şeyi “cemaatin üzerine yıkmak” olarak
gelişti. Eğitim sisteminin aksaklıklarını da “Paralel Devlet
Yapılanması”na bağlayabilirler. Hükümet, bir yandan cemaat
okullarını kapatırken, etkisiz hale getirirken, bir yandan da kendi
okullarını oluşturmanın peşinde… Bunun için vakıflar kuruluyor,
okullar açılıyor, bazı okul zincirleri hükümete yakın gruplar
tarafından alınıyor. Berat Albayrak’ın Nun, Ensar Vakfı’nın Çınar,
Huma Vakfı’nın okulları yayılıyor, TÜRGEV ve Diyanet Vakfı da
cemaat yurtlarının yerini devlet imkanlarıyla yurtlar açarak
sürdürüyor.
Özel okulları kontrol altında tutabilmek için bağlı olduğu genel
müdürlüğe, daire başkanlıklarına da haksız-hukuksuz bir biçimde
atamalar, görevlendirmeler yapılıyor. İstanbul Milli Eğitim Müdürü
Muammer Yıldız görevinden alınırken Talim ve Terbiye Kurulu
Başkanlığı’na atanacağını sanıyordu. Ancak bir ayak oyunuyla
Kurul
Başkanlığı gibi etkili görev yerine, müsteşar yardımcısı
yapıldı.