1. Dünya Savaşı sırasında; Sarıkamış Harekâtı’nda Üçüncü Ordu’nun yok olması, Doğu Anadolu Bölgesi’nin işgalinde Ermenilerin Rusları desteklemesi, Van’da çıkarılan isyan sonucu kentin Ruslara teslim edilmesi gibi olumsuzluklar üzerine Osmanlı İmparatorluğu cephe gerisini askeri zorunluluk sonucu güvence altına alınabilmek için 27 Mayıs 1915’te “Tehcir Kanunu”nu çıkarttı. Osmanlı Ermenileri, o dönem imparatorluğa bağlı bir bölge olan Suriye’ye nakledildi.
Zorunlu göç, savaş ortamı, ulaşım olanaklarının kısıtlılığı, çetin doğa koşulları, göç yollarında emniyet ve asayişin sağlanmasındaki güçlükler, göç kafilelerine yönelik saldırı/yağma olayları, açlık, hastalıklar yüzünden çok sayıda Ermeni vatandaş hayatını kaybetti. İşte, bu acılar 100 yıldır devam ediyor ve Ermenilere “soykırım” uygulandığı öne sürülüyor.
O YASA YÜRÜRLÜKTE
“Tehcir”, savaş/olağanüstü dönemlerde askeri zorunluluklar
yüzünden uygulanan, tehlikeli bölgelerdeki halkın buralardan
alınarak yurt içindeki daha güvenli bölgelere naklini kapsayan bir
tür tahliye/kabul ve seyrekleştirme işlemidir. II. Dünya Savaşı
sırasında ABD, Avustralya ve Kanada’da da bu tür uygulamalar
yapılmış.
9 Haziran 1958’de çıkarılan “Sivil Savunma Kanunu – SSK” ile 5
Haziran 1964’te Bakanlar Kurulu’nca kabul edilen “Sivil Savunma ile
İlgili Şahsi Mükellefiyet, Tahliye ve Seyrekleştirme, Planlama ve
Diğer Hizmetler Tüzüğü”nün “Tehcir Kanunu”nun güncelleştirilmiş
hali olduğunu ve bunların halen yürürlükte olduğunu, mevzuat
konusunda engin bir deneyime sahip olan Mülkiye Başmüfettişi Mahmut
Esen’den öğreniyorum. Esen, bizim için mevzuatı taradıktan sonra şu
ek bilgileri aktardı: