Şırnak il merkezi, Mardin’in Nusaybin, Hakkari’nin Yüksekova
ilçelerinde sokağa çıkma yasağı 14 Mart’tan bu yana devam ediyor.
Gece-gündüz silah, roketatar, havan sesleri eksik olmuyor. Yıllarca
kendilerine hiç dokunulmayan teröristler büyük bir rahatlık içinde
ilçeleri kendileri için tam anlamıyla bir cephaneliğe dönüştürdü.
Şimdi, bunun can alan çok acı faturaları çıkıyor. Peki bu işlerin
sorumlusu kim? Sorumlusunun kim ya da kimler olduğu belli ama çoğu
“dokunulmaz”, “sorumsuz” olunca yapacak bir şey de olmuyor.
Güneydoğu’dan telefonla gelen ses, “Devlet yoktu, şimdi devlet
varlığını göstermeye başladı” diyor. Bunu derken, yarın ne
olacağını, ülkeyi yönetenlerin bölücü örgüte yine dokunmama kararı
alıp, geçmişte olduğu gibi kendilerini örgütle baş başa
bırakacağından endişe ediyor. Açıkçası yöre insanı “Biz sırtımızı
kime dayayacağımızı bilemiyoruz” diyor.
TERÖRİSTİN ÇIKARDIĞI DERS
İl İdaresi Yasası’nın 11. maddesine göre vali, askerden yardım
istiyor. AKP’nin TBMM’den geçirdiği yasa, askere terörle mücadele
değil olağanüstü durumlarda, aniden gelişen “asayiş” olaylarına
cevaz veriyor. Örneğin bir futbol maçı sonrası çıkabilecek olayları
bastırmak gibi…
Cizre’de, Sur’da, Silopi’de operasyon devam ederken, bazı illerin
valileri, emniyet müdürleri hatta askeri makamları olaylardan hiç
ders çıkarmamış. Bakıyorsunuz teröristler bu üç ilçede yaptıkları
hatalardan ders çıkarmış, benzer hataya düşmemek için yeni
operasyon bölgelerinde buna göre hazırlık yapmış. Örneğin Cizre’de
örülen barikatların kalındığı 50 santimetre idi. Bunlar, bir tank
atışıyla yok ediliyordu. Bu kez teröristler bakıyorsunuz, barikatın
enini 1,5 metreye, boyunu 2 metreye çıkarmış. Eskisine göre kat kat
güçlendirilen bu barikatlar, çıkarılan bir dersin sonucudur.
Bunları kaldırmak şimdi daha zor, daha fazla atış yapılması
gerekiyor.