Barolar, farklı görüşte olsalar da hukuk alanında iktidarın yanlışlarını en net bir biçimde ortaya koyuyor, ülke çıkarlarında bir araya geliyor, en etkili tepkiyi de onlar ortaya koyuyordu. Bundan sonra 50’ye yakın baro bir tarafta, Türkiye Barolar Birliği yönetimi başka tarafta olacaksa, bu sesi kısmak da kolay olacak.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, adli yıl açılışına katılmayan baroların tutumunu, “bağnazlık, provokatif dayatmacılık” olarak niteledi, “Önümüzdeki dönemde ilk çözmemiz gereken meselelerden birinin, barolar başta olmak üzere tüm meslek teşekküllerinin seçim yöntemlerinin temsili demokrasiye uygun hale getirilmesi olduğuna da inanıyorum” sözleriyle başta barolar olmak üzere tüm meslek kuruluşlarıyla ilgili aslında önemli bir mesaj verdi.
SORUŞTURMAYLA DİZE GETİRME
Cumhurbaşkanı’nın, barolar ve diğer meslek kuruluşlarıyla ilgili çıkışının nedeni kamu kurumu niteliğindeki meslek teşekküllerinin Cumhurbaşkanı’nın vesayeti altına alınmak istenmesinden kaynaklanıyor. Çünkü, Anayasa değişikliğiyle, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu, sil baştan düzenlendi.
Cumhurbaşkanlığı’na bağlı olarak kurulan Devlet Denetleme Kurulu’na, “Cumhurbaşkanının isteği üzerine”, kamu kurumu niteliğinde olan meslek kuruluşlarında, başta “idari soruşturma” olmak üzere inceleme, araştırma ve denetleme yapma yetkisi tanındı. Bu kapsamda, barolar, Türkiye Barolar Birliği, Türkiye Mimarlar Odaları, Eczacılar Birliği, Türk Tabipler Birliği gibi pek çok meslek kuruluşu, Cumhurbaşkanı’nın isteği üzerine, denetim ve idari soruşturmayla karşı karşıya gelebilecek. Örneğin Ankara Mimarlar Odası Başkanı Tezcan Karakuş Candan ve yönetimdeki arkadaşlarının sesi kısılmış olsa Atatürk Orman Çiftliği ile ilgili talanı, yağmayı, imar oyunlarını iş işten geçtikten sonra ancak öğrenebilecektik.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin demokrasi temelli asırlık medeniyet anlayışımızda zafiyet yarattığının AKP’liler de farkında. “Kuvvetler ayrılığı” prensibinin sözde kaldığının önemli işaretleri var. Ancak bunlar dikkate alınmıyor. Bir taraftan ülkede düşünce özgürlüğünün suç olmaktan çıkarılacağı konuşuluyor, bir taraftan görüş açıklayan cezalandırılıyor, gazetecilik suç sayılıyor.