Diyanet İşleri Başkanı olarak ilk Tayyar Altıkulaç’ı tanımıştım. Akşam gelen bir telefon, bir milletvekilinin başkana makamında silah çektiği yolundaydı. Silah çekme nedeninin de bir tayin yüzünden olduğunu öğrendim.
Saat 21.00 civarıydı. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın o dönem merkezi olan Kocatepe’deki binasına gittiğimde özel kalem müdürlüğü doluydu. Olayı duyan ya da haber verilen Diyanet personeli toplanmıştı. Başkan Altıkulaç’ın makam odasına girdiğimde yanında yardımcısı Hamdi Mert bulunuyordu. Olayı ayrıntılı bir biçimde anlattı.
VEKİLİN EVİNDE
Diyanet’te fotoğraf çekmiş olayı birinci ağızdan dinlemiştim. Ayrıca yaşananlarla ilgili tutanak da düzenlenmişti. O tutağı da aldım. Ama bunlar yetmezdi. Bir de silah çektiği öne sürülen milletvekiliyle konuşmak gerekiyordu. Geç sayılacak bir saatte milletvekilinin evine gittim. Olayı bir de ondan dinledim. Ertesi gün, haber sadece o dönem çalıştığım Hürriyet gazetesinde manşetten yayımlanmıştı. Gazetecilik dilindeki “Atlatma haber”in en seçkin örneklerinden birisini yapmıştık.
Bu tanışıklık ve haberden sonra Diyanet...