HDP’lilerin “Camileri havadan bombalıyorlar” iddiasına Başbakan
Ahmet Davutoğlu “Allah korusun bırakın camileri havadan bombalamayı
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bu ülkede camileri korunacak mekan
olarak görür. ‘Mehmetçik’ adını Peygamber’den alan bir asker,
camiye zarar verir mi?” karşılığını verdi. Tabii ki bu sözlerinden
dolayı da hararetle alkışlandı.
Tabii ki askerimiz camiyi bombalamaz. Bilerek kendi uçağını
düşürmez. Ama gelin görün ki Türk askerinin İstanbul-Fatih Camii’ni
havadan bombalayacağı, kendi uçağını düşüreceğine bu ülkenin
yurttaşlarının büyük bir bölümü inandırıldı, onlar konuştukça
vatandaş da alkışladı.
Askerin asla böyle bir şey yapmayacağını söyleyen Başbakan Ahmet
Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Askerler Fatih
Camii’ni bombalayacak” yalanı ortaya atıldığı zaman, çıkıp da “Türk
askeri asla böyle bir şey yapmaz. Bırakın bombalamayı, her zaman
camileri korunacak mekan olarak görürler” demedi.
365 askerin tutuklandığı ve yıllarca cezaevinde tutulduğu dönemden
“kandırılmışız” deyip sıyrılmaya çalıştılar. Kandırdığı öne
sürülenler de şimdi cezaevinde. Bunların, mahkemede söyleyecek çok
önemli sözleri, sunacakları belgeleri, hangi olayın içinde hangi
siyasetçinin olduğuna ilişkin iddiaları olacaktır. Dileriz, o
duruşmalara “yayın yasağı” getirilmez de kamuoyu bir de olayın
farklı yönünü öğrenmiş olur.
“Kalkışma”ya karşı, İçişleri Bakanlığı ile Genelkurmay
Başkanlığı arasında Emniyet Asayiş Yardımlaşma (EMASYA) protokolü
imzalanmıştı. Olağanüstü durumlarda asker olaylara müdahale edecek,
müdahalede bulunacak olanlar önceden toplumsal olaylara karşı
eğitilecekti. Ancak, AKP hükümeti bu protokolü “darbeye zemin
hazırlamak” olarak değerlendirdi ve iptal etti.
Öyle bir dönem geldi ki, askeri kışlasından çıkarmadılar, ilçelerin
silah ve mühimmat deposu olmasına seyirci kaldılar. Bugün,
ilçelerde günlerce süren çatışmalara rağmen teröristlerin mühimmatı
bir türlü bitmiyorsa, bunun sorumlusu onlara dokunulmasını,
müdahale edilmesini yasaklayan hükümet yetkilileri ve devletin
valisi olduğunu unutup hükümetin valisi gibi davrananlardır.
Örgütün “yandaşları”nı silahlandırma, ilçeleri patlayıcı ve
mühimmat deposu haline getirilmesine valiler seyirci kalırken,
operasyonlar engellenirken, “kurtarılmış ilçeler” oluşturulması
planlanırken, asker bazı şeyleri önceden gördü ve buna göre bir
planlama yaptı.