Türk Silahlı Kuvvetleri, “Fırat Kalkanı” adını verdiği Suriye
harekatını başlatırken, yola ABD ile beraber çıkmıştı. Amacımız,
ülkemizin güneyinde sınır güvenliğinizi sağlamaktı. Bunun için
öncelikle IŞİD'i bölgeden çıkarmak ve ardından da Kürt oluşumuna
“dur” diyebilmekti. ABD için ise IŞİD ile mücadele hedefti. Tabii
ki bu, görünen hedefti. Görünmeyen, o güne kadar söylenmeyen
İncirlik Hava Üssü'nde Türk ve ABD'li komutanların toplantısı
sırasında ortaya çıktı.
O gün İncirlik Hava Üssü'nde, Türk ve ABD'li generallerin katıldığı
önemli bir toplantı yapılıyordu. ABD'li general, toplantı masasının
üzerine bir harita açtı. Türk generaller, böyle bir haritayı ilk
kez görüyordu. Haritada, Suriye sınırının 20 kilometre güneyinden
geçen bir hat çizilmişti.
“GEÇERSENİZ, HAVA DESTEĞİ VERMEYİZ”
ABD'li komutan, haritayı eliyle düzelttikten sonra, Genelkurmay
temsilcisi olan generallere döndü, “Bu çizilen hattın daha altına
inmek doğru değil. Rus ve Suriye rejiminin hava araçları ile her an
karşılaşma durumu söz konusu olur. Eğer, Türk Silahlı Kuvvetleri,
çizilen hattan daha aşağıya harekâtını geliştirecek olursa, bu
durumda size gerek İnsansız Hava Araçları (İHA) gerekse
uçaklarımızla hava desteği veremeyiz” dedi. Bu sözler karşısında
Türk komutanlar şaşırdı. Oysa yola böyle çıkılmamıştı, başta böyle
konuşulmamıştı.
O gün o masada bulunan bir komutan, haritayı inceledikten sonra
ABD'li komutana şu soruları yöneltti:
1. Bu kararı koalisyon olduğumuz dostlarımız ne zaman, nasıl aldı,
bizimle niçin müzakere etmediniz? Hani koalisyonduk?
ŞÜPHELERİMİZ HİÇ EKSİLMİYOR