Bölücü terör örgütünün taktiklerinden biri de, eylem alanını
genişletmek, böylece asker, polis, araç-gereç gücünü bölmektir.
Bakıyorsunuz, hiç eylem beklenmeyen ilçede eylem gerçekleştirip
dikkatleri başka yöne çekiyorlar. “İstediğimiz yerde eylem
yapabiliriz” mesajıyla, örgüt yandaşlarına da moral veriliyor.
Son dönemde bölücü örgüt eylemlerini Karadeniz illerine de taşıyor.
Bunun adına “Karadeniz açılımı” diyorlar. Ordu'dan Giresun'a,
Trabzon'dan Gümüşhane'ye kadar geniş bir sahayı “eylem alanı”
olarak belirlediler. Başlattıkları eylemleriyle “biz buradayız”
diyorlar. Yörenin arazi yapısı, bitki örtüsü teröristlerin
saklanıp-gizlenmesine uygun olduğu gibi, o bölgede PKK değil
“Birleşik Devrimci Hareket” adına eylemler yapılıyor.
“SOL ÖRGÜT” DİYE GİRDİLER
1997 yılında bölücü örgüt, Sivas-Tokat derken Ordu, Giresun
bölgesinde eylemlere başlamıştı. Eylemlerin giderek artması üzerine
Karadeniz'de yaylaya çıkışlar yasaklanmış, köy koruculuğu
uygulamasına bile geçilmişti.
Örgütün Karadeniz açılımına darbe indirilmesinde dönemin İçişleri
Bakanı Murat Başesgioğlu, Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican,
yardımcısı Halil Tuğ, Tokat Valisi Ayhan Çevik, Ordu Valisi Kemal
Yazıcıoğlu, Kayseri Bölge Komutanı Tuğgeneral Osman Özbek'in büyük
çabaları vardır. Sivas, Tokat, Şebinkarahisar, Şiran, Kelkit'te
toplantılar yapıldı, ihtiyaçlar saptandı, özel harekat timleri
kuruldu, zırhlı araçlar gönderildi, silah desteği verildi,
Karadeniz illeri valileri arasında eşgüdüm sağlandı.
PKK, Karadeniz'de tepki çekeceğini bildiğinden “Devrimci Halk
partisi” adı altında faaliyet gösteriyor, bu isimle taban ediniyor,
diğer sol örgütlerin de sempatisini kazanıyordu. Sol örgütlerle
aynı sığınaklarda kalıyor, “eylemde birlik, propagandada
serbestlik” ilkesiyle hareket ediyorlardı. “Sol örgüt” diye bunlara
katılımlar da oluyordu. Tüm hesap, Karadeniz'e açılmak ve bunun
için bir koridor oluşturmaktı.