Savcılığı döneminde Zekeriya Öz hep korundu, kollandı. O yüzden,
dönemin başbakanı kendisine zırhlı aracını gönderdi. Hakkında
700'den fazla suç duyurusu yapılmasına rağmen, ona kimse
dokunamadı. İdare mahkemesine, Danıştay'a açılan davalar da hep
onun lehine sonuçlandırıldı.
Zekeriya Öz, hakkında yurtdışına çıkış yasağı konulmadı, pasaportu
iptal edilmedi, açıkça gitmesine seyirci kalındı. O da, Sarp Sınır
Kapısı'ndan Gürcistan'a gitti. Gidiş o gidiş. İşin ilginci, gittiği
gün bilinmesine rağmen, Gürcistan makamlarından “Bu kişiyi iade
amacıyla tutuklayın” isteminde de bulunulmadı. O yüzden, Zekeriya
Öz'ün arandığı inandırıcı bulunmuyor.
EN BÜYÜK DARBE YARGIYA
“Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulu'nca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan” 3 bin 716 yargı, 4 bin 96 TSK, bin 922 jandarma, 28 sahil Güvenlik, 17 bin 615 emniyet mensubu, 58 bin 591 kamu görevlisi olmak üzere toplam 85 bin 924 kişinin görevlerine son verildi. Görevine son verilen personel sayısı toplam kamu personelinin yüzde 2.5'una karşılık geliyor. Görevlerine son verilmiş kamu personelinden bazılarının, hizmet sınıfı/ kurumları itibarıyla dağılımı şöyle:
Buna göre, neredeyse yargı mensuplarının dörtte biri meslekten atılmış. Atılmak neyse, onlardan 2 bin 400'ü tutuklu. Dahası, bunlardan 300'ü aşkını da “itirafçı” olmuş. İtiraf edecek bir şeyleri olduğuna göre bu ülkenin yargısına bu kadar ihanet etmişler, mesleklerinin dışına çıkmışlar. Örgüt içinde bulunduklarını kabul ediyor ve şimdi “etkin pişmanlık”tan yararlanıp cezasını 4'te 3'ten, 4'te bire kadar indirmeyi planlıyorlar. Bakarsınız pişmanlıktan yararlanana yeniden görev de verirler!