Milli günler beni hep çok farklı bir duyguya götürür. Bir hikâye gibi dinlediğimiz o kahramanlık öyküleri aslında ne bedellerle yazılmıştır. Türk'ün en büyük bayramı 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın 100. yılında aynı duygular daha depreşiyor. 30 Ağustos; baştan sona askeri bir zaferdir kuşkusuz ama sivil destek olmaksızın bir zaferin kazanılamayacağını da gösteren bir zaferdir aynı zamanda. Türk tarihinin en büyük zaferlerinden biriydi meydan muharebesi. Türk milleti dağılmış, tarumar olmuş bir orduyu tek bir kişi etrafında örgütlemiş ve dünya savaş tarihinin en stratejik savaşlarından birisini hayata geçirmişti. Türk ordusunun düşmana karşı bir silah üstünlüğü yoktu, bir lojistik üstünlüğü yoktu ama başka mukayeseli üstünlükleri vardı.
Kararlı bir orduydu en başta. Düşmanı, vatan topraklarından söküp atmaya, görülmemiş bir ders vermeye kararlıydı. İnanç ve kararlılıkla beslenen bir dahi, bir muhteşem lider Mustafa Kemal Paşa'nın aklı ile müthiş bir strateji çizilmiş ve aynı inanç ve kararlılıkla uygulanarak savaş kazanılmıştı. Bu büyük zafer, Türk milletinin varlığını, hür yaşama iradesini tüm dünyaya kabul ettirdiği bir siyasi zemini de ortaya çıkardı. Bizi Cumhuriyet'e...