Pazartesi günü yağan kar, İstanbullulara çok zorluk yaşattı, ama zorluğu yaşatan kardan ziyade liyakat ve ehliyet yoksunu yöneticiler idi. Meteorolojinin günler öncesinden yaptığı uyarılara rağmen gerekli önlemleri almayan, millet saatlerce aç, susuz ve tuvalet ihtiyacını bile karşılayamayacak halde yollarda kaldığında İngiliz Büyükelçi ile İstanbul'un en lüks balıkçılarından birinde 3 saat yemek yemeyi tercih eden bir şehr-i emin (belediye başkanı) olursa sonuç başka ne olabilirdi ki?
Karda perişan olan insanlara yolu açması gereken şehr-i emin, sıcak balıkçıda keyifle yemeğini yerken, kapının önünde onar dakika arayla yolu kardan temizleyen ve yemek sonrasında yola çıktığında kendisine eskortluk yapan kar küreme aracı da cabası. Aslında 3.5 yıldır pek çok kişinin bildiği ama illüzyon oyunlarıyla, sosyal medya trolleriyle üzeri örtülen gerçekler, yağan karla tüm çıplaklığıyla gün yüzüne çıktı.
"Hırsızın hiç mi suçu yok?" sözünü doğru çıkaran gönüllü ve paralı trollerin hâlâ konuyu çarpıtma çabaları, olayın kahramanlarını(!) daha da zavallı bir duruma sokuyor, insanların aklıyla dalga geçme halleri hiç de komik durmuyor. Belediye başkanının, yönettiği şehirde milyonlar, kendi sorumsuzluğuyla yollarda kaldığında işinin başında olması gereken saatlerde yemekte olması başlı başına skandal iken özür dilemek yerine "Benim büyükelçiyle yemek programım, en az karla mücadele kadarönemlidir" demesini mi söyleyelim, "Ne var bunda, alt tarafı bir yemek yemiş, yemek de mi yemesin" türünden acz içindeki savunmaları mı hatırlatalım.
Kendi suçunu olanca rahatlıkla savunan başkanın, balıkçıdan
ayrılma sırasında çekilen görüntülerin yayınlanmasını "özel hayat"
kisvesi altında mağduriyet yaratma çalışmasından vazgeçip, dün
sabah çıktığı bir yayında "Dört tarafı camlı bir mekânda gizli
yemek mi olur?" savunmasına çevirmesi de bir gün farklı, öbür gün
tam tersi sözlerine alıştığımız İmamoğlu portresine uygun bir cevap
oldu.
Bütün bunlara "aleni ve açık bir yemek" dediği mekândan çıkış
görüntülerini sosyal medyadan ilk olarak yayınlayan
meslektaşlarımızlailgili suç duyurusunda bulunmasını da ekleyince
İmamoğlu siyasetindeki perhiz ve lahana turşusu ilişkisinin içinden
çıkmaya çalışın bakalım!