Siyasette "Kemal Bey tarzı" diye bir siyaset biçimi var artık. Bugün dediğinin tam tersini ertesi gün söyleyen, iktidarı suçladığı iddiaların aynısını birkaç hafta içinde kendisi yapan ve bütün bunlara da "dürüst siyaset" diyen bir Kemal Kılıçdaroğlu siyasetinden söz ediyorum. Son örneği, Milli Eğitim Bakanlığı'na randevusuz, bir nevi "baskına gittiği" gün yaşandı.
Öğretmen atamalarında adaletsizlik olduğunu, torpil yapıldığını iddia etmişti
CHP Lideri. Bununla ilgili de bizzat Milli Eğitim Bakanı'nı, hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı suçlamıştı. Öğretmen atamalarının nasıl olduğunu, tamamen puanlama üzerinden merkezi sistemle yapıldığını dünya âlem biliyorken, CHP Lideri'nin tamamen algı oluşturmak üzerine kurulu siyaseti her ne kadar kamuoyunda bir karşılık bulmasa da, iddialarının gerçek olduğu kurum kendi partisine mensup bir belediye olunca suspus kaldı.
Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı ASKİ'de sınava giren 140 kişinin puanlarında oynama yapıldığı, yüksek puan alanlar yerine düşük puan alanların işe yerleştirildiği tespit edildi. Düşük puan alan 40 kişinin mülakatı kazandığını, daha yüksek puan alanların ise elendiğini tespit eden Altındağ Belediye Meclis Üyesi Sinan Burhan, skandalı ortaya çıkardı ve bu hafta yapılacak Büyükşehir Belediye Meclis toplantısında hem sözlü hem yazılı olarak gündeme getirmeye hazırlanıyor.
Başta da söylediğim gibi "Kemal Bey tarzı siyaset", AK Parti ya da hükümete yönelik karşılığı olmayan iddiaları ortaya atıp algı oluşturmak, ancak aynı durum kendi partisinde hem de ispatlı olarak ortaya çıktığında nedense suspus olmaktır. Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar misalini andırıyor Kemal Bey'in siyaset tarzı.
Şanlıurfa'ya gidip "Belediyeyi bize verin, çiftçilere bedava elektrik verelim" diyor, ama kendi elindeki Ankara, İzmir, Aydın, Adana, Mersin gibi çiftçi memleketlerinde bırakın bedava elektriği, ucuz elektrik veya çiftçinin elektrik giderlerine katkı için tek bir adım atmıyor Kemal Bey...