Hakkındaki suçlamaları külliyen reddeden sanıklardan biri de durumunu son iki yazıda detaylı bir şekilde işlediğimiz Genelkurmay Stratejik Dönüşüm Dairesi Başkanı Tümgeneral Mehmet Dişli. Tümgeneral, savcılık ifadelerinde olduğu gibi geçenlerde çıktığı Sincan’daki mahkemede de darbede yer aldığı suçlamasını kuvvetle inkâr etmiş, aksine kendisinin 15 Temmuz gecesi Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’a yardımcı olmaya, onu korumaya çalıştığını ileri sürmüştür.
Dişli, 15 Temmuz akşamı karargâha çağrıldığında özel kuvvetlerden 2-3 kişinin kendisini silah zoruyla bir odaya çekip tehdit ettiğini, Orgeneral Akar’a aktarması için bir metni zorla dikte ettiklerini, kendisinin de tehdit altında “darbe olduğunu” komutana iletmeye mecbur kaldığını anlatıyor.
*
Sanık olarak masumiyet karinesinden yararlanmak Tümgeneral Dişli’nin en doğal hakkıdır. Gelgelelim, diğer şüphelilerin ve başta Orgeneral Akar olmak üzere mağdurların ifadeleri, Genelkurmay’ın güvenlik kamera kayıtları, kendisinin telefon iletişim bilgileri, savcılık ifadelerindeki çelişkiler ve inandırıcılık sorunu taşıyan bir dizi ifadesi yan yana getirildiğinde, 15 Temmuz gecesi karşımıza kendisinin ileri sürdüğünden daha farklı bir Mehmet Dişli portresi çıkıyor.
Önce inandırıcılık faktörüyle ilgili iki ifadeye dikkat çekelim. Dişli, ilk savcılık ifadesinde 15 Temmuz akşamı karargâhtaki odasında çalışırken “klima tuttuğu için eve gitmek zorunda kaldığını”, sonra döndüğünü anlatıyor. Mahkemedeki ifadesinde de AK Parti milletvekili ağabeyi Şaban Dişli’nin telefon numarasını bilmediğini ileri sürüyor, “Bende kaydı yok” diyor.
İddianamede Dişli aleyhindeki en önemli ifadelerinden biri - Hulusi Akar’dan sonra- 15 Temmuz’da karargâhta derdest edilen Genelkurmay Basın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanı Tuğgeneral Ertuğrulgazi Özkürkçü’den gelmiştir.