15 Temmuz 2016 gecesi Eskişehir’deki Hava Kuvvetleri Komutanlığı Birinci Birleştirilmiş Hava Harekât Merkezi (BHHM), darbe girişiminden Türk hava sahasına yansıyan gerilimin birebir yaşandığı bir karargâh olmuştur.
Burası Türk hava sahasının askeri kontrolü açısından en hayati merkezdir. Havalanan askeri her türlü hava aracı, Türkiye üzerindeki askeri nitelikli her hava hareketi buradan izlenir ve kayıt altına alınır. Nitekim 15 Temmuz gecesi Türk hava sahasındaki bütün hareketlilik buradan izlenmiş, gecenin akışında kritik etki yaratan bir dizi karar bu merkez üzerinden verilmiş, buradan koordine edilmiştir.
Akıncı Üssü ile ilgili olarak hazırlanan iddianamede, o gece Eskişehir’deki BHHM’de yaşananların dökümünü hem Hava Kuvvetleri’nin resmi raporları hem de tanık ifadeleri üzerinden okuyabiliyoruz.
GENERAL İLE ALBAY ARASINDAKİ GERİLİM
O gece burada görev yapan biri tuğgeneral diğeri kurmay albay rütbesindeki iki askerin tutumu özellikle dikkat çekicidir. Tanık anlatımları, gece boyunca ikisi arasında bir gerilimin, bir noktada da “münakaşa”nın yaşandığına işaret ediyor. Bu gerilimin bir ucunda merkezin “Komutanı” Tuğgeneral Recep Ünal, karşı ucunda ise merkezin “Harekât Başkanı” Kurmay Albay İsmail Üner var.
İddianamedeki aktarımlarda, Albay Üner’in saat 22.25 sularında merkeze intikal ettikten sonra ilk andan itibaren darbeye karşı kuvvetli bir inisiyatif sergilediği hemen göze çarpıyor.
Buna karşılık Tuğgeneral Ünal’a iddianamede yöneltilen temel suçlama, “Darbe girişimini önlemeye dönük esaslı hiçbir faaliyette bulunmaması”dır. Savcı Ramazan Dinç, o gece BHHM’de “Emir komutayı Albay Üner’in devraldığını, Üner darbeye teşebbüs faaliyetini engellemeye dönük emir ve talimatlar verirken, daha üst rütbeli olan Recep Ünal’ın darbenin önlenmesine dönük hiçbir çaba sarf etmediğini” ileri sürüyor.