Genelkurmay Başkanlığı’nın hava sahasını 19.05 itibarıyla askeri uçuşlara kapatmış olmasına karşılık, Hava Kuvvetleri’ndeki bazı askeri üsler darbeci subayların kontrolüne geçmişti ve bu havaalanlarından uçuş yasağına rağmen kontrol dışı bir şekilde uçaklar havalanıyordu.
Büyük ölçüde anayasal çizgide duran subayların kontrolünde olan ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal’ın İstanbul’da derdest edilmeden hemen önce verdiği emirleri yerine getiren Eskişehir’deki Birleştirilmiş Hava Harekât Merkezi’nin (BHHM) radarlarında birbiri ardına hesapta olmayan kontrolsüz uçuşlar beliriyordu.
Darbecilerin safındaki olan Ankara Akıncı, Kayseri Erkilet, İncirlik, Balıkesir ve Denizli Çardak üsleri, Eskişehir’deki BHHM’nin verdiği emirleri dinlemiyordu.
Akıncı’dan kalkan F-16’lar Ankara’nın üstünde terör estirirken saat 23.30 sonrasında Kayseri’de 12. Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanlığı’nın pistinde hesapta olmayan bir hareketlilik baş gösterdi. İlk uçak saat 23.30 sularında havalandı. Bir, iki, üç derken, saat 02.00’ye kadar uzanan bir zaman aralığında toplam sekiz askeri nakliye uçağı Kayseri’den havalandı ve Türk hava sahasında farklı istikametlere doğru yol almaya başladı.
Bunlar, üste 221. Filo’ya bağlı A-400M ve 222. Filo’ya bağlı C-130 nakliye uçaklarıydı. Türk Hava Kuvvetleri’nin envanterine 2013 yılında giren Airbus yapımı A-400M uçakları, büyük hacimli bir taşıma kapasitesine sahip. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yurtiçi ve yurtdışına havadan asker ve malzeme sevki, Etimesgut üssündeki CASA uçaklarıyla birlikte ağırlıklı olarak Kayseri’deki nakliye uçaklarıyla yapılıyor.
Ve 15 Temmuz’da Kayseri Erkilet üssündeki taşıma kapasitesinin önemli bir bölümü darbe girişimini desteklemek üzere devreye sokulacaktı. Kalkışmada Akıncı’dan yürütülen sindirme ve bombalama amaçlı uçuşlardan sonra en yoğun faaliyetin gözlendiği hava üssü Kayseri’ydi.