15 Temmuz 2016 akşamı saat 22.00 sonrasında darbeciler tarafından Genelkurmay Karargâhı üzerinden Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ülke çapındaki bütün birimlerine gönderilen bir yazıda, “Tüm yurtta sıkıyönetim ilan edildiği” duyuruluyordu.
Tuğgeneral Mehmet Partigöç imzasını taşıyan ‘sıkıyönetim direktifi’ başlıklı yazıda, “Mevcut yürütme erki görevden el çektirilmiştir. Meclis feshedilmiştir” deniliyor, “TSK tarafından devletin yönetimi maksadıyla Yurtta Sulh Konseyi’nin teşkil edildiği” bildiriliyordu.
Darbe direktifinde, “Siyasi partilerin tüm faaliyetleri sonlandırılmıştır” ifadesi de yer alıyordu. Aynı paragrafta, “Siyasi partiler hakkındaki diğer adli ve idari işlemlerin müteakip dönemde yerine getirileceği” anlatılıyordu.
*
Darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanmasının üzerinden iki yıl geçmesine karşılık, 15 Temmuz’un aydınlanmamış olan sorularından biri, FETÖ/PDY örgütünün kalkışmanın başarıya ulaşması halinde sonrası için nasıl bir siyasi planlama yapmış olduğudur.
Geçen süre içinde örgütün darbe sonrası döneme ilişkin siyasi programı, bu programın yol haritası, hangi kadrolarla hareket edileceği gibi konularda hiçbir ipucu bugüne dek ortaya çıkmış değildir.
Darbeci askerlerden oluşan ‘Yurtta Sulh Konseyi’ Türkiye’nin yönetiminde kalıcı bir üst yürütme organı olarak faaliyete devam mı edecekti? Yoksa belli bir geçiş dönemi ardından FETÖ/PDY’nin ipleri elinde tuttuğu bir çerçevede, örgütün vesayeti altında kontrollü bir demokrasiye geçiş denemesi mi yapılacaktı? Bu takdirde geçmiş örneklerde olduğu gibi bir demokrasiye dönüş takvimi açıklanacak mıydı? Örgütün vesayeti nasıl bir kurumsal çerçeve üzerinden kurgulanacaktı? Yeni sistemin tasarımında Fetullah Gülen’in konumu ne olacaktı?