DIŞARIDAN bakıldığında, Türk-ABD ilişkilerinde son zamanların belki de en ağır krizlerinden birinin gölgesi altında gerçekleşti önceki günkü Beyaz Saray görüşmesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump arasında.
Görüşme günü yaklaştıkça krizin boyutlarıyla orantılı bir şekilde tansiyon da yükselmişti. Ancak görüşme sırasında yapılan açıklamalara bakılırsa, liderlerin PYD/YPG konusundaki temel görüş ayrılığına rağmen, krizin dışarıdan algılanan şiddet derecesi ile bu açıklamalardan yayılan mutedil hava bir tezat oluşturdu. Yani, öyle bazılarının beklediği ya da endişe ettiği gibi bir yangın çıkmadı.
Çünkü iki ülkenin karşılıklı menfaatleri ve her iki liderin
siyasi hesapları, son tahlilde bu krizin bir şekilde kontrol altına
alınarak yönetilmesini dayatıyordu.
Amerikan tarafı, IŞİD’in Rakka’dan çıkartılmasını hedefleyen
harekâtı PKK’nın Suriye’deki uzantısı olan PYD’nin askeri kanadı
YPG ile yapacağını açıklayarak, zaten Erdoğan’ın gelişinden önce
kendi açısından masada açık duran dosyayı kapatmıştı.
Türk tarafı buna rağmen kararın gözden geçirilmesini talep ettiyse
de, Erdoğan’ın gezisi Trump yönetiminin attığı adımdan geri
gitmesinin söz konusu olmadığını açıkça gösterdi. Ziyaretin
muhasebesini yaparken Ankara’nın bu beklentisinin karşılıksız
kaldığını kayda geçmemiz gerekiyor.