Değerlendirmeye başlarken öncelikle erken seçimin sahnedeki siyasi aktörlerin önemli bir bölümünü hazırlıksız yakaladığı ileri sürülebilir.
Ya da en azından seçim menziline girildiğinde Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’ın diğer adaylara ve partilere kıyasla bir
hayli hazırlıklı olduğunu söylemeliyiz.
Şöyle ki, Erdoğan, geçen kasım ayından bu yana her hafta sonunu
partisinin il kongrelerine katılmak üzere ülkenin dört bir tarafına
giderek değerlendiriyordu. Genelde hafta sonlarında bir güne aynı
bölgede iki il kongresi sığdırıyordu. Örneğin, bundan iki hafta
önce 14 Nisan’da Aydın ve Denizli, 15 Nisan’da ise Siirt ve Van il
kongrelerini yapmıştı.
Geçen hafta sonu daha da tempoluydu ve bu kez ilçe kongrelerine
yönelmişti. Cumhurbaşkanı, İstanbul’da her güne üç ilçe kongresi
sığdırdı. Örneğin cumartesi günü sırasıyla Fatih, Başakşehir ve
Avcılar; pazar günü ise Maltepe, Üsküdar ve Beykoz ilçe
kongrelerine katıldı. Tabii her kongre öncesi dışarıda halka
yaptığı hitapları da dahil ederseniz, günde altı konuşma yapar.
Hafta sonu toplamı eder 12 konuşma...
Sonuçta şu gözlemi yapmak hata olmaz. Erdoğan’ın, partisinin
teşkilatlarını ve seçmen tabanını diri ve hazırlıklı tutmaya dönük
bu temposu, kendisinin 24 Haziran seçimine daha avantajlı bir
zaviyede girmesini mümkün kılacaktır.
Bununla birlikte sandığa gidilecek sürenin kısalığı bir ilk
değildir. Çünkü seçimin geçmişte çok daha kısa süre içine
sıkıştırıldığı başka örnekler de mevcuttur. Buna karşılık geçmişte
erken seçime, genelde ülkenin bir siyasi bir siyasi krize girmesi,
istikrarsızlık, belirsizlik gibi nedenlerle ciddi bir ‘yönetim
sorunu’ çıktığı durumlarında başvurulmuştu.
Oysa bu kez siyasi istikrar anlamında bir sorunun yaşanmadığı
koşullarda erken seçime gidiliyor. Örneğ...