Sedat Ergin Hürriyet Gazetesi

Almanya’daki yeni koalisyonla çekişmeli bir ilişkiye doğru

Türkiye’nin Batı dünyası ile bağlarında Avrupa cephesindeki en önemli kapı her zaman Almanya olmuştur. Bu yönüyle Türkiye’nin Avrupa ile ilişkilerinin seyrinin doğrultusunda, Berlin ile diyaloğu ayrı bir...

09 Aralık 2021 | 294 okunma

Türkiye’nin Batı dünyası ile bağlarında Avrupa cephesindeki en önemli kapı her zaman Almanya olmuştur. Bu yönüyle Türkiye’nin Avrupa ile ilişkilerinin seyrinin doğrultusunda, Berlin ile diyaloğu ayrı bir ağırlık taşır.

Özellikle Birleşik Krallık’ın 2016 referandumuyla başlayan Brexit süreciyle Avrupa Birliği’nden ayrılması, bu arada son dönemde Fransa ile sürekli inişli çıkışlı bir şekilde seyreden ilişkilerin Emmanuel Macron’un cumhurbaşkanlığı ile birlikte iyice öngörülemez bir çizgiye savrulması, Türkiye’yi AB cephesinde başlıca muhatap olarak Almanya ile karşı karşıya bırakmıştır.

Aslında yakın tarihte Türkiye’nin AB’ye tam üyelik hedefinin serüvenine baktığımızda, Almanya’nın burada ne kadar belirleyici bir rol oynadığını kolaylıkla görebiliriz. 1997 aralık ayında Lüksemburg’da düzenlenen AB zirvesinde 11 ülkeye tam üyelik taahhüdünü içeren tarihi genişleme kararı alınırken, Türkiye’nin bu grubun dışında bırakıldığını hatırlayalım. Türkiye’de derin bir hayal kırıklığına yol açan Lüksemburg kararında dönemin Almanya Şansölyesi Hırıstiyan Demokrat Helmut Kohl’un olumsuz tutumu kilit bir rol oynamıştır.

Gelgelelim bu hadiseden iki yıl sonra AB’nin 1999 aralık ayında toplanan Helsinki zirvesinde Türkiye’nin tam üyelik adaylığı resmen tescil edildiği ve ardından tam üyelik müzakereleri 2005 Ekim ayında başladığında, Almanya’da başbakanlık koltuğunda sosyal demokrat Gerhard Schröder oturmaktaydı. Schroder’ın gelişi, AB’nin tutumundaki farkı yaratan temel faktörlerden biriydi. Tabii, dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ile Birleşik Krallık Başbakanı Tony Blair’in bu süreçteki destekleyici rollerini de teslim etmek gerekir.


Ardından 2005 Kasım ayı sonunda görevi Schröder’den devralan Hıristiyan Demokrat Angela Merkel, tam üyelik müzakerelerinde muhtelif fasılların açılmasını engellememekle birlikte, zaman içinde frene basarak tüm üyelik sürecinin ivmesinin kaybolmasına neden olan Avrupa cephesindeki en önemli oyuncu olmuştur; 2007’de işbaşı yapan Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy ile birlikte... Kuşkusuz, buna paralel bir şekilde Türkiye cephesinde AK Parti’nin tam üyelik heyecanını kaybetmesi de diğer faktörler arasında kayda geçirilmelidir.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Suriye’ye kara harekâtı tartışması ve Rusya faktörü 21 Kasım 2024 | 1.146 Okunma Süreçteki aktörlerin gözünden Suriye ile normalleşme arayışlarındaki kilitlenmeye bakış 20 Kasım 2024 | 455 Okunma Trump’ın Suriye’ye bakışını anlama kılavuzu (4) Trump’ın ilk dönemdeki Suriye politikası çelişkilerle doluydu 16 Kasım 2024 | 199 Okunma Trump’ın Suriye’ye bakışını anlama kılavuzu (3) ‘Barış Pınarı Harekâtı’nın başlayacağı işareti Trump’tan gelmişti 15 Kasım 2024 | 416 Okunma Trump’ın Suriye’ye bakışını anlama kılavuzu (2) 14 Kasım 2024 | 347 Okunma