Seçimlerin sonuçları, aynı zamanda Avrupa’nın önümüzdeki dönemde hangi yöne doğru gideceği sorusunu da dünyanın gündemine taşımıştır. Bu, sonuçları itibarıyla Avrupa kıtasını fazlasıyla aşan büyük bir sorudur.
*
Avrupa Parlamentosu (AP) seçimini iki ölçekte değerlendirelim. Birincisi, doğrudan AP’nin kendi kompozisyonunda yol açtığı değişiklikler ve bunun Avrupa Birliği’nin karar alma mekanizmasına muhtemel etkileriyle ilgilidir.
Toplam 720 sandalyesi bulunan AP’de en kalabalık küme olan merkez sağ partilerin toplandığı ‘Avrupa Halk Partisi’ grubu sayısal gücünü bir miktar artırarak çıkmıştır seçimden. Net bir şekilde kaybeden taraflar, ‘Yeşiller’, ‘Sosyalistler/Demokratlar’ ve AB yanlısı liberal çizgideki ‘Yenilenme’ grupları olmuştur.
Buna karşılık, popülist sağ çizgide İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin ‘Kardeşler’ partisinin üye olduğu ‘Muhafazakarlar/Reformistler’ grubu ile Fransa’da aşırı sağın temsilcisi Marine Le Pen’in ‘Ulusal Birlik Partisi’nin yer aldığı ‘Kimlik ve Demokrasi’ grupları parlamentodaki sandalye sayılarını artırmıştır.