Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çarşamba günü Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin geçen hafta Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş hakkında verdiği kararlarla ilgili “Bu kararları tanımıyoruz. Olay bu kadar basit. Yok farz ediyoruz. Bizim indimizde bunlar yok hükmündedir” şeklindeki sözleri, Avrupa Konseyi’ni hedef alan en sert çıkışlarından biri olarak büyük bir tartışmayı beraberinde getirdi.
Kendisine yöneltilen soruda konunun “Avrupa Birliği Bakanlar Komitesi kararları” şeklinde formüle edilmesine ve Erdoğan’ın da yanıtında bu kararların öznesini “Avrupa Birliği” şeklinde telaffuz etmesine karşılık, burada kastedilen organın Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi olduğunu anlıyoruz.
Bu arada, aynı açıklamasında “Bizim yargımızın vermiş olduğu kararlar üzerinde biz Avrupa Birliği kararı tanımıyoruz. Ne biliyorlarsa onu yapsınlar” şeklindeki ifadesiyle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden (AİHM) çıkan kararları daha genel bir çerçevede tanımama şeklinde yorumlanabilecek bir tutum da ortaya koymuş bulunuyor Cumhurbaşkanı Erdoğan.
ÇATIŞMACI BİR SÖYLEM ÖN PLANA ÇIKABİLİR
Cumhurbaşkanı’nın bu açıklamaları, AİHM kararlarının uygulamasını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Kavala ve Demirtaş ile ilgili son kararlarına duyduğu tepkinin kamuoyu karşısında sert bir şekilde ifade edildiği siyasi bir hamle midir? Yoksa Erdoğan, siyasi bir tepki koymanın bir adım ilerisine geçerek, Türkiye’nin Avrupa Konseyi sistemi içinde AİHM kararlarının uygulanmasıyla ilgili yükümlülüklerini gözden geçireceği bir noktaya kadar gidecek midir?