İçinden geçtiğimiz dönemde Türkiye’nin bölgesel politikaları anlamında sıkça duyduğumuz söylemlerden biri “jeopolitik boşlukları doldurma” kavramı oldu.
Türkiye’nin ağırlıklı olarak askeri hamleler üzerinden “sert gücü”nü devreye sokması bağlamında sıkça telaffuz edildi bu kavram.
Bununla birlikte, bu jeopolitik boşlukları doldururken bölgedeki bazı aktörlerle yaşadığı çatışmalar nedeniyle, Türkiye’nin kendisine bitişik coğrafyada, özellikle Doğu Akdeniz’de bazı yapılanmaların dışında kaldığı da bir olgudur.
Bu söylediğimi şöyle açabilirim.