Bugün meselenin hukuki yönüne bakalım ve yargının ByLock programını bir delil olarak değerlendirme kriterlerinin neler olduğu sorusuna yanıt arayalım.
Sulh ceza hâkimlikleri ve mahkemeler, ByLock sunucusuyla salt temas kurulmuş gözükmesini bile -tek başına- yeterli bir delil olarak görüp, şüpheliler hakkında terör örgütü üyeliğinden tutuklama ve mahkûmiyet kararı veriyor. Son aylarda bazı istisnalara rastlanmakla birlikte, birinci derece mahkemelerin genelde ByLock konusunda katı bir çizgi izlediği söylenebilir.
Bununla birlikte, Yargıtay cephesindeki gelişmelerin mahkemelerdeki bu kategorik tutuma kıyasla kısmen daha nüanslı bir içtihada evrildiğini söylemek mümkün.
Bunun için önce Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 24 Nisan 2017 tarihinde aldığı karara bakmamız gerekiyor.
YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ
Kararın temel noktalarından biri, “ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanması amacıyla oluşturulmuş ve münhasıran bu suç örgütünün mensupları tarafından kullanılmakta olan bir ağ olduğu” ve bu durumun “somut delillere dayandığı” vurgusudur.