HER şey Odatv merkezine düzenlenen polis baskını ile başladı.
Tarih 14 Şubat 2011’i gösteriyordu. Odatv Genel Yayın Yönetmeni
Soner Yalçın ile editörler Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Ayhan
Bozkurt gözaltına aldı. Bozkurt dışındaki üçü Ergenekon terör
örgütüne üye oldukları iddiasıyla 18 Şubat’ta tutuklandı.
İkinci dalga iki hafta sonra 3 Mart 2011 tarihinde geldi, İstanbul
ve Ankara eksenlerinde gerçekleşti. İstanbul’da Prof. Yalçın Küçük,
Milliyet gazetesinden Nedim Şener ve bağımsız gazeteci Ahmet Şık
gözaltına alındı.
Ankara cephesinde ise aynı gün Odatv yazarları Doğan Yurdakul,
Müyesser Yıldız, Coşkun Musluk, Muhammet Sait Çakır, İklim Ayfer
Kaleli ve Ahmet Mümtaz İdil gözaltına alındı.
Gözaltına alınan şüpheliler iki istisna dışında 6 Mart günü Ankara
ve İstanbul’daki özel yetkili mahkeme hâkimleri tarafından
tutuklandı. İdil ile Kaleli serbest bırakıldı.
İkinci dalganın uzantısı olarak 10 Mart’ta üst düzey bir MİT
yetkilisi olan Kaşif Kozinoğlu tutuklanırken, 14 Mart’ta bir başka
davadan tutuklu olan Emniyet yetkilisi Hanefi Avcı için bu kez
Odatv’den de tutuklama kararı verildi.
EN TUHAF KOALİSYON
Tutuklular yan yana getirildiğinde ortaya kafa karıştıran garip bir
fotoğraf çıkıyordu. Normal zamanda bir araya gelmesi pek mümkün
olmayacak çok farklı meşrepten bir grup insan aynı suç örgütü
içinde birbirleriyle ilişkilendirilmişti polis ve savcı
tarafından.
Bir başka gariplik, Ergenekon üyesi diye tutuklanan Ahmet Şık’ın Ertuğrul Mavioğlu ile birlikte toplam 1.116 sayfa tutan “Ergenekon’da Kim Kimdir” ve “Kontrgerilla ve Ergenekon’u Anlama Kılavuzu” başlıklı iki ciltlik bir kitap yazmış olmasıydı. Avukatı Fikret İlkiz, bu kitapları Ergenekon’un ünlü savcısı Zekeriya Öz’ün önüne koyduğunda, muhatabı bu durumu bilmediğini itiraf edecekti.