BİR ordu komutanı gece yarısı kapısına dayanıp “Darbe oldu ama
siz görevde kalıyorsunuz, bizim safımıza geçin” şeklinde bildirimde
bulunan maiyetindeki darbeci askerlere nasıl karşılık
vermelidir?
Üstelik bu komutan, Irak, Suriye ve İran sınırlarının güvenliğinden
sorumlu olan, güneydoğuda PKK ile mücadelede kilit rolü oynayan,
120 bin dolayında askerin silah taşıdığı İkinci Ordu’nun başındaki
orgeneral ise...
Sizce bu durumda ne yapmalıdır?
A) Çatışmaya girmeyi göze alıp, tabancasını çekip “Kim oluyorsunuz
siz, def olun gidin” diyerek darbecileri kovalamalı mıdır?
B) Konutun kapısını kilitleyip karargâhtaki güvendiği askerlerden
ya da emniyetten yardım isteyerek dışarıdaki darbeci askerlerin
derdest edilmesini mi istemelidir?
C) Yoksa ne olduğunu anlamaya çalışarak, zaman kazanıp onları ikna
etme yoluna mı gitmelidir?
* * *
İkinci Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti, 15 Temmuz darbe gecesi
Malatya’daki resmi konutunun kapısına gelip kapısını çalan iki
tuğgeneral ile bir kurmay albay karşısında üçüncü şıkkı seçmiş ve
darbecilerle birlikte karargâha giderek, kendi ifadesiyle onları
caydırmak üzere ikna çabasına girişmiştir. Bu ikna çabası makam
odasında 12 saati geçen bir müzakere sürecine sahne olmuştur.
Gelgelelim Malatya Başsavcısı Ergül Yılmaz ve vekili Mehmet Badem,
yukarıdaki seçmeli sorulara dahil etmediğimiz dördüncü bir şık
üzerinde duruyor; komutanın hareket tarzıyla aslında fiilen darbe
girişimine katılmış olduğunu ileri sürüyorlar.