BUNDAN üç hafta önce bu köşede yayımlanan “Kültür Şûrasından
Karaköy Yolcu Salonu’nun Yıkımına” başlıklı yazımda birinci derece
koruma altında olan bu yapıyla ilgili bazı sorular yöneltmiştim.
Yazıda, Yolcu Salonu ve komşu parseldeki tarihi Postane
Binası’ndaki yıkımları büyüteç altına yatırıp, İstanbul 2 Numaralı
Koruma Kurulu’nun nasıl olup da bu yıkımlara izin verdiğini
soruyordum.
Bu soruları şehir plancısı Ahmet Kaya’nın başkanlığını yaptığı
koruma kuruluna yöneltmeme yol açan husus, “Galataport” projesini
yürüten Salıpazarı Liman İşletmeciliği A.Ş.’nin Karaköy Yolcu
Salonu’nun ön cephesinin olduğu gibi yıkılmasından hemen sonra 18
Şubat tarihinde kamuoyuna yapmış olduğu bir açıklamaydı.
Doğuş Grubu ve Bilgili Holding’in ortak oldukları bu şirket,
açıklamasında yıkım tasarrufuyla ilgili eleştiriler karşısında
restorasyon için “gerekli izinlerin alındığını” duyurmuştu.
Açıklamada, “Karaköy Yolcu Salonu ile ilgili restorasyon
çalışmaları, ilgili tüm resmi kurum ve mercilerden gerekli
izinlerin tamamlanması ile başlamıştır” denilmişti.
Bu açıklamadan kısa bir süre sonra bu kez tarihi yolcu salonunun
bitişiğindeki parselde bulunan, yapımı 1911 yılında tamamlanan
tarihi Postane Binası’nın denize bakan ön cephesi korunup, içi ve
çatısı olduğu gibi yıkılmıştı.
Salıpazarı Liman İşletmeciliği A.Ş., ikinci eleştiri dalgası
üzerine 3 Mart tarihinde yaptığı yeni bir açıklamada, yine “gerekli
izinlerin alındığını” vurgulamış, “Galataport liman sahasında yer
alan diğer tescilli yapıların restorasyon çalışmaları, İstanbul 2
Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğü kararları ve
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ruhsatları paralelinde,
öncelikle kültür varlığı yapıların yerinde korunarak
güçlendirilmesi bakış açısıyla planlanmaktadır” demişti.
Bu açıklamalar, her iki tarihi binayı da hedef alan yıkım
tasarruflarını koruma kurulunun kararları çerçevesinde meşru
göstermeyi amaçlıyor. Ayrıca, belediyenin verdiği ruhsatlara da
atıf yapılarak, belediye de denklemin içine dahil ediliyor.
* * *