Arşiv Balıkçısı” köşesinde Hürriyet’in arşivlerinden geçmişteki olayları çıkarıp çarpıcı bir formatta karşımıza getiren Ateş Yalazan’ın hazırladığı sayfalara bakarken sıkça tuhaf bir duygunun içinde buluyorum kendimi.
Bir bölümü ben doğmadan meydana gelmiş, bir bölümü çocukluğuma ya da gençlik yıllarıma denk gelen bu haberlerde karşıma çıkan olayların bir kısmı bazen komik, bazen yadırgatıcı, bazen de gerçek ötesi gibi görünebiliyor. “Böyle bir şey nasıl olabilmiş?” diye soruyorsunuz kendinize.
Şarkıcı Gülşen’in İmam Hatip Okulları mezunlarıyla ilgili yaptığı sevimsiz bir espri yüzünden tutuklanması, ardından ev hapsine konması hadisesi karşısında, insan ister istemez bundan on yıllar sonra bugüne ait arşivleri okuyacak olanların neler düşüneceklerini merak ediyor.
Neyse ki bugünden gösterilen kuvvetli tepkiler, belki ileride bu konudaki haberleri okuyacak insanların bakışını da muhtemelen dengeleyecektir. Hadiseden çıkarabileceğimiz bir dizi sonuç var.
Bunlardan birincisi, Gülşen’in sözlerinin, espri niyetiyle sarf edilmiş olsa bile, yöneldiği kitle açısından rencide edici, aşağılayıcı bir içerik taşıdığı hususunda kamuoyunun çok geniş katmanlarında eleştirilmiş olmasıdır.
Muhafazakâr kesimlerin dışında kalan mahallelerde de Gülşen’in sözleri geniş bir şekilde ayıplanıp, kınanmıştır. Toplumda bu konuda büyük ölçüde bir konsensüsün oluştuğunu söylemek hata olmaz. Kendisi de zaten hatalı olduğunu kabul etmiş, kuvvetli bir özür beyanında bulunmuştur.