2016 sonunda Halep’te rejimin kuşatması altındaki bir cepte sıkışan silahlı Suriyeli muhalif grupların otobüslerle buradan tahliye edilmesi yöntemi, Afrin harekâtının şehir merkezine dönük ikinci safhasının başlaması halinde kan dökülmesini önleyecek bir çıkış yolu olabilir mi?
Türkiye’nin saygın düşünce kuruluşu Ekonomi ve Dış Politika
Araştırma Merkezi’nin (EDAM) ‘Zeytin Dalı’ harekâtı üzerine
hazırladığı 14 sayfalık rapor, bu seçeneğin kayıpları en aza
indireceğini ve aynı zamanda Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin
içine girdiği krizin önünün açılabilmesinde anahtar rolü
oynayabileceği savını ortaya atıyor.
Toplam 14 sayfa tutan ayrıntılı rapor, EDAM’ın diplomat kökenli
başkanı Sinan Ülgen ile Harp Akademileri Stratejik Araştırmalar
Enstitüsü’nden doktoralı savunma analizcisi Dr. Can Kasapoğlu
tarafından ortaklaşa kaleme alınmış.
Raporun büyük bir bölümü harekâtın ilk iki haftasındaki hava ve
kara aşamalarının teknik değerlendirmesine ayrılmış. Rapor,
öncelikle Türk Hava Kuvvetleri’nin harekâtın ilk günü muharip uçak
envanterinin dörtte birini havalandırdığına dikkat çekerek, bunun
son dönemde sınır ötesi harekâtlardaki en yüksek oran olduğunu
vurguluyor.
Raporda daha sonra altı çizilen nokta, kırsal ve dağlık alanda
yürütülen muharebeden sonra çatışmanın ikinci safhada Afrin şehir
merkezine yönelmesiyle birlikte ‘şehir savaşı’ konseptine geçilecek
olmasıdır. Rapor, meskûn mahallerdeki çatışmaların ordular için en
zor görevlerden biri olduğunu, kentsel çatışma ortamlarının her
zaman savunmada olan tarafın lehine çalıştığını hatırlatıyor.
“Afrin’in içinde şehir harekâtı yapılabilir ancak risklidir”
saptamasını yapıyor rapor ve hemen ardından YPG militanlarının
şehir içinde olmanın avantajlarından yararlanacaklarını
belirtiyor.
Ülgen ve Kasapoğlu, bu çerçevede doğrudan şehir muharebesine
girilmesi yerine “kuşatma&rdqu...