Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Rus meslektaşı Sergey Lavrov’un geçen hafta Ankara’da gazetecilerin önünde küçük çaplı bir polemiğe girmelerine yol açabilecek kadar hassas, çekişmeli konu ne olabilir ki? Yanıt: İdlib...
Lavrov, “İdlib’de Nusracı teröristler var. On binlerce militanları var. Suriye mevzilerine ateş açıyorlar, her gün Rusya’nın Khemeimim hava üssüne drone saldırıları düzenliyorlar. Suriye ordusunun bu eylemleri bastırma hakkı var” diyor ve Rusya olarak Esad rejiminin arkasında olduklarını söylüyor.
Çavuşoğlu ise İdlib’de bir grup ismi vermeden teröristlerin varlığını kabul ediyor, hatta “Biz sonuç alıcı bir stratejiyle Rusya ile beraber, diğer ortaklarımızla beraber, istihbaratlarımız, askeri güçlerimiz bu teröristleri tespit edip onları etkisiz hale getirmemiz lazım” diyerek bir adım ileri gidiyor.
“Ancak...” diyor Çavuşoğlu: “Terörist var diye tüm İdlib’i bombalamak, hastaneleri, okulları bombalamak, sivilleri bombalamak, öldürmek bir katliam olur ve ciddi bir kriz yaratır”.
Yani, “Ayrımcı davranalım” mesajı veriyor.
*
Buradaki tartışmanın özünde ‘terörist gruplar’ın Astana süreci içindeki durumu yatıyor. Çünkü, Türkiye, Rusya ve İran’ın geçen yıl imza attıkları Suriye’de ‘gerilimi azaltma bölgeleri’ oluşturulmasına ilişkin Astana Mutabakatı’nın temel unsurlarından biri, teröristlerin ateşkes çerçevesinin dışında tutulması.