Son yıllarda Türkiye’de insan hakları alanında birbiri ardına ortaya çıkan olumsuz uygulamalar ve hak ihlallerinin yarattığı iklim, kamuoyunda pek çok kesimin bu tür çalışmalara -kaçınılmaz olarak- şüpheci bir açıdan yaklaşmasına yol açıyor.
Burada bir ikilemle karşılaşıyoruz. Bu ikilemin bir ucunda değindiğim şüpheciliği besleyen, uygulamadan kaynaklanan somut, haklı nedenler, kaygılar var. Diğer ucunda ise her şeye rağmen insan hakları alanında Avrupa’nın da devreye girmesiyle bazı adımların atılabilecek olmasının sağlayabileceği belli bir iyileşme potansiyeli.