Dün, Osman Kavala’nın 1 Kasım 2017 tarihinde tutuklanmasının beşinci yıldönümüydü. İstanbul Birinci Sulh Ceza Hâkimliği’nin bu tutuklama kararını vermesinin ardından Silivri Cezaevi’ndeki tek kişilik hücresinde tam 1825 günü geride bırakmış oluyor Osman Kavala.
Yargılama sürecinin vardığı noktada, İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, geçen 25 Nisan’da Kavala’yı Türk Ceza Kanunu’nun 312. maddesi uyarınca “Türkiye Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırmıştır. Mahkeme heyetindeki üç üyeden biri muhalefet şerhi düşmüştür bu karara.
Osman Kavala, bu karar çerçevesinde hukuken “hüküm özlü” sayılıyor. Bir başka deyişle, hakkında yalnızca birinci derece mahkeme tarafından verilmiş bir mahkûmiyet kararı bulunan bir tutukludur. Bu hüküm önce istinaf ve ardından Yargıtay’daki temyiz aşamalarını tamamlamadığı için hakkında henüz kesinleşmiş bir karar söz konusu değildir. Dolayısıyla, “masumiyet karinesi”nden yararlanma hakkına sahiptir.
Halen istinaf incelemesi için İstanbul’da bölge adliye mahkemesinde bulunan dosyanın, bu aşamada “bozma” kararı çıkmaması halinde, bir sonraki durak olarak Yargıtay’a gitmesi gündeme gelecektir.
Kavala’nın mahkûmiyetinin kesinleşebilmesi, her halükârda en son aşamada Yargıtay’ın birinci derece mahkemesi kararına “onama” vermesi halinde mümkün olacaktır. Yargıtay’dan “onama” değil de “bozma” çıkarsa, bundan da mahkemenin Kavala hakkındaki ağırlaştırılmış müebbet hükmünün haksız olduğu anlamı çıkacaktır.
Gelgelelim bütün bu yargısal süreçlerin tamamlanması noktasının çok uzağındayız bugün itibarıyla.