Türkiye ile ABD arasındaki ilişkileri yaklaşık üç yıldır kemirmekte olan meselenin temelinde Suriyeli Kürtlerin önemli bir bölümünü temsil eden PYD adındaki örgütün ve bu örgütün hamisi olan PKK’nın yaptıkları bir hesap yatıyor.
ABD’nin özellikle 2014’ten itibaren Suriye’de önceliğini Beşar Esad yerine İŞİD ile mücadeleye vermesi ve başlangıç döneminde Ankara’nın Obama Yönetimi ile bu alanda işbirliğine gönülsüz davranması karşısında, PYD-PKK ekseni kendisi açısından son derece kritik bir stratejik hamle yapmıştır.
Bu hamle, PYD-PKK ekseninin Suriye’de İŞİD’e savaş açması, bunu yaparken ABD yönetimi karşısında “açık çek” politikasını uygulamaya koymasıdır. Suriyeli Kürtler, ABD’nin taleplerini büyük ölçüde karşılayan, bunu kıyasıya bir ver-al pazarlığına çekmeden yerine getiren çok yakın bir işbirliğine yönelmiştir.
PYD-PKK ekseni, bu politikasıyla ABD yönetiminin, özellikle de sahada muhtelif şekillerde destek aldığı ABD ordusunun sempatisini ve desteğini kazanmıştır. Bu arada, PYD’nin silahlı kanadı olan YPG’nin kadın askerlerinin köktendinci İŞİD’e karşı savaşa girmeleri Batı dünyasında Suriyeli Kürtlere karşı birden muazzam bir sempati halesinin belirmesine yol açmıştır.