RUSYA bundan 20 ay kadar önce Ukrayna’yı işgale giriştiğinde, bu işgale karşı büyük bir seferberlik başlatan Batı dünyasının en çok üzerinde durduğu kavramlardan biri “Kurallara dayalı uluslararası düzen” (Rules based international order) olmuştu.
Bu kavramı, uluslararası kuruluşlar ve anlaşmaların oluşturduğu zeminler üzerinden, herkesin mutabık kalınan kurallara, ölçülere saygı göstermeyi, bunlara uygun bir şekilde davranmayı taahhüt ettiği bir uluslararası sistem ideali olarak görebiliriz.
Rusya’nın önce egemen bir ülkenin toprak bütünlüğüne tecavüz etmesi, bunu yaparken uluslararası normların hiçbirine uymayıp
sivil-asker ayrımı gözetmeksizin yürüttüğü hava bombardımanı, füze saldırılarıyla her yaştan çok sayıda sivilin ölümüne yol açması kınanırken sıkça bu kavramı duymuştuk.
Rusya, uluslararası sistemin üzerine oturması gereken kurallara zarar veriyordu. Dünyayı kötü bir yere götürüyordu.
***
Getirilen argümanın mantığı yeteri kadar açıktır. Saldırganlık, kural ihlali karşılıksız bırakılır ve mütecaviz bir bedel ödemezse, bu davranışın yaratacağı emsal bütün uluslararası sistemi, üzerinde yaşadığımız dünyayı toptan bir kuralsızlığın, kaosun içine itebilecektir.
Bu nedenle Rusya’ya bu pervasızlığının yanına kâr kalmadığı gösterilmeliydi ki, hedeflenen kuralların az çok geçerli olduğu bir dünyada nefes alıp yaşama imkânımız olsun.
Buradaki çatışmanın bir ucunda kuralsızlığın sembolü olan aktör, otoriter Rusya; karşı ucunda ise kuralları savunan cephe, yani ABD ve AB’nin başını çektikleri Batı dünyası vardı.