YOĞUN gündem içinde yeterince dikkat çekmeyen bir gelişme, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Güler’in Genelkurmay ana karargâh darbe davası çerçevesinde geçen perşembe günü Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde düzenlenen bir özel celsede hâkim huzuruna çıkarak mağdur kimlikleriyle ifade vermeleriydi.
Aslında mahkeme heyeti duruşma için 2 Nisan tarihini kararlaştırmıştı. Bu tarih için davet çıkarılmış olmakla birlikte, avukatları “işlerinin yoğunluğu” nedeni gerekçesiyle komutanların 2 Nisan’daki duruşmaya katılamayacaklarını ama o gün (perşembe) “beyanda bulunabileceklerini” belirtti. Mahkeme heyeti, bu talep üzerine tutanağa göre, “usul ekonomisi yönünden” resen celse açılmasına karar verdi.
Bu yöntemle Orgeneral Akar ve Orgeneral Güler, davadaki sanıkların ve onların avukatlarının bulunmadığı bir celsede doğrudan mahkeme heyetinin sorularını yanıtladılar.
*
Benzer bir usule Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ümit Dündar’ın Eğitim ve Doktrin (EDOK) Komutanlığı davasında ‘tanık’ olarak dinlenmesinde de başvurulmuştu. Avukatı, mahkemenin kararlaştırdığı tarihte Dündar’ın “askeri görevinin bulunduğu” gerekçesiyle duruşmaya katılamayacağını belirtmiş, Genelkurmay İkinci Başkanı bunun üzerine 9 Şubat günü düzenlenen bir özel celsede ifade vermişti.
Böylelikle, davada tanık, müşteki ya da mağdur ‘katılan’ tarafların, sadece mahkeme heyeti ile baş başa kaldıkları, buna karşılık sanıklar ve avukatlarının katılıp soru yöneltme hakkını kullanamadıkları bir usul, yerleşik bir uygulamaya dönüşmektedir.
Ancak hukuki statülerinde bir fark var. Orgeneral Dündar’ın mahkemeye ‘tanık’ olarak gitmesine karşılık, Orgeneral Akar ‘katılan’, Orgeneral Güler ise ‘müşteki’ sıfatıyla hazır bulunmuştur.