Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un geçen hafta Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu’nu Moskova’da ağırlarken yaptığı açıklamaların giriş bölümünün Ukrayna Savaşı’nın sıcak gündeminin oldukça dışında bir çizgide seyretmesi dikkat çekiciydi.
Lavrov, önce bu yıl Türkiye’de iki ülkenin cumhurbaşkanları düzeyinde yapılacak Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısının hazırlıklarını ele aldıklarını, ardından ticaretin geçen yıl yüzde 60 oranında artışla (özellikle doğalgaz alımının artmasıyla) 33 milyar dolara çıktığını anlattı.
En önemli vurgusu, stratejik enerji projelerinin iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin itici gücü olduğunu belirtmesiydi. Lavrov, bu çerçevede Rus doğalgazını taşıyan Türk Akımı boru hattı projesinin 2020’de devreye girdiğini hatırlattı. Daha sonra, önümüzdeki yıl Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun
100’üncü yıldönümünde Mersin Akkuyu’da inşa edilmekte olan nükleer santrali faaliyete geçirmeyi planladıklarını anlattı. Tesisin Türk tüketicileri için güvenilir bir enerji arzı sağlayacağını söyledi.
Ukrayna’daki savaşın tam ortasında yapılan bu açıklamalar, Rus tarafının ikili ilişkileri, ticareti, enerji işbirliğini bu krizden etkilenmeden yürütme arzusunda olduğunu gösteriyor.
LAVROV’DAN ANKARA’YA: ‘TUTUMUNUZ DENGELİ VE PRAGMATİK’
Konu Ukrayna’daki savaşa geldiğinde, Rusya Dışişleri Bakanı’nın Türkiye’nin tutumu hakkında övgüyle konuşması kayda değerdir. Lavrov, bu bölümde “ABD ve uyduları tarafından uygulamaya konan tek taraflı hukuk dışı yaptırımlar”dan söz ederek, Türkiye’nin bu yaptırımlara katılmadığını belirtiyor. Lavrov, ardından “Ankara, dengeli bir yaklaşımı destekleyen pragmatik bir çizgi izlemektedir” diyor.
Lavrov’un açıklamaları, Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin Ukrayna’daki savaş nedeniyle şu ana kadar bir sarsıntı geçirmeden yürümekte olduğunu gösteriyor.