CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta Berlin’de bir ‘devlet ziyareti’ çerçevesinde en üst düzey protokolle ağırlanması ve demokrasi ve insan hakları alanlarında getirilen bütün eleştirilere karşılık, ziyaretin “ilişkilerin daha da ileri götürülmesi” konusunda kuvvetli bir mutabakatla sonuçlanması, Almanya’nın Türkiye politikasında yeni bir bakışın ortaya çıkmasının sonucu.
Bu yeni bakışta, iktidardaki koalisyon hükümetinin ortakları
merkez sağ CDU ve CSU ile sosyal demokrat SPD arasında tam bir
mutabakatın yerleştiği anlaşılıyor.
Almanya neden Türkiye’ye yaklaşma ihtiyacı duyuyor? Muhtemelen
ilişikte sıralayacağımız faktörlerin bir araya gelmesinin yarattığı
itme gücü Berlin’i bu yeni politikaya yöneltiyor:
1) MÜLTECİLER KONUSUNDA KADER BİRLİĞİ: En önemli
faktörlerden biri, Suriye’deki iç savaşın bu ülkeye dönük
serpintileri. Savaş Türkiye’nin 3.5 milyon mülteciye ev sahipliği
yapmasına yol açarken, Almanya da 700 bin dolayında Suriyeli
mülteciyi kendi topraklarında buldu. Mültecilerin gelişi aşırı
sağcı, ırkçı grupların güçlenmesini tetikleyerek, Alman iç
politikasının bütün dengelerini altüst ediyor. Angela Merkel’in
başında bulunduğu hükümetin hedeflerinden biri, mümkün olabilirse,
Suriye’nin istikrara kavuşması halinde bu mültecilerin en azından
bir bölümünü geri dönmeye ikna etmek. Aynı mülteci sorununu
göğüslemek durumunda kalmaları, Almanya’yı Türkiye ile bir anlamda
kader birliğine itiyor.
2) TÜRKİYE MÜLTECİLERE SET ÇEKİYOR: Geçen ay
İdlib’de topyekûn bir askeri harekâtın yeni bir göç dalgasını
başlatması ihtimalinin belirmesi, Almanya’yı da Türkiye kadar
tedirgin etti. Yeni bir göç akını patlak verirse, bu mültecilerin
bir bölümünün yine Almanya’ya gelmesinden endişe ediliyor. Her
halükârda, 2016 yılında yapılmış olan mülteci anlaşması
çerçevesinde, Türkiye’nin Suriyeli mültecilerin Avrupa’ya,
Almanya’ya geçişi önünde kuvvetli bir set &c...