Yazı, ana tema olarak Fetullahçı örgüte karşı durmuş bir yayın organını FETÖ’cülükle suçlamanın bu örgüte karşı verilen mücadelenin inandırıcılığını gölgelediğini, bu mücadelenin meşruiyetini, haklılığını sulandırdığını anlatıyordu.
Geçen süre içinde soruşturma derinleştirildi ve suçlamalar toplam 73 sayfalık bir iddianame haline getirildi. Bu konudaki davanın görülmesine bugün İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlanıyor.
Bu vesileyle iddianameyi ve savunmanın görüşlerini karşılıklı olarak inceledikten sonra geçen haziran ayında ifade ettiğim kanaati değiştirmemi gerektirecek bir durum görmüyorum.
*
İddianamede gazetenin sahibi Burak Akbay’a “Silahlı terör örgütünü yönetmek, silahlı terör örgütü propagandası yapmak” gibi oldukça ağır bir suçlama yöneltiliyor. Bu iddianın önemli dayanaklarından biri olarak gazeteci Fehmi Koru’nun 24 Nisan 2010 tarihinde Yeni Şafak’ta Taha Kıvanç adıyla yazdığı köşesinde çıkan bir yazısı gösteriliyor. Koru, bu yazısında Akbay’ın öğrenciliğinin “cemaat evlerinde geçtiğini” ileri sürerek Sözcü’yü bir “cemaat projesi” olarak gösteriyor.
Koru, daha sonra bu bilgiyi kendisine bir sohbette Burak Akbay’ın babası Ertuğrul Akbay’ın verdiğini söylemiş, ancak baba Akbay, Koru’yla aralarında böyle bir diyalog geçtiğini kuvvetle reddetmişti.