Bu olayların, pazar gecesi önce Kayseri’de patlak veren, ardından başka bazı illere de yayılan ve doğrudan Suriyeli sığınmacılara yönelen saldırılarla aynı zamanlamaya denk gelmesi kuşkusuz ilk bakışta dikkat çekicidir.
Böyle olmakla birlikte, Suriye’nin kuzeyinde Türk bayraklarını, Türkiye’nin güvenlik unsurlarını ve kurumlarını hedef alan saldırıları daha çok Esad rejimi ile Ankara arasında normalleşme sürecinin başlayabileceği yolundaki son gelişmeler bağlamında değerlendirmek daha isabetli görünüyor.
Bir başka anlatımla; Kayseri’deki olaylar baş göstermese de muhtemeldir ki Kuzey Suriye’deki bu saldırılar yine gerçekleşecekti.
Ancak buradaki zamansal örtüşme, yine de Suriye meselesinin her iki boyutunun altını eşzamanlı bir çerçevede çizmesi bakımından kayda değerdir.
*
Suriye denkleminin hayati bir boyutunda Türkiye’de bulunan milyonlarca Suriyeli sığınmacının ülkelerine dönmesi başlığı yer alıyorsa, madalyonun diğer yüzünde de Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığının gelecekte ne olacağı sorusu asılı duruyor. Ve her ikisi de Suriye krizine bulunacak nihai bir çözüm bağlamında pekâlâ bir şekilde birlikte gündeme gelecek, ele alınacak konular.
Tabii bu konuyu özellikle önemli kılan yeni bir gelişme, Ankara-Şam ilişkilerinde elle tutulur bir hareketliliğin uç vermiş olmasıdır.